28 Aralık 2010 Salı

COFFEE PRINCE: Choi Han Kyul olmadan tadı oluyor mu? :)




Uzun süredir teknik arızalar nedeniyle yazamamaktan ötürü medeniyete kavuşup interneti bulunca hemen fırsattan yararlanmak lazım diye düşünerek bugünün bir ayrıntısını aktaralım...

Soğuk seoul günlerinde hava - 10 civarlarında iken ve ben sokaklarda dolanmakta iken içim ısınsın diye en sonunda bu dizinin çekildiği kafeye girdim. Burada iki gün içinde tanıştığım ve kanımın bir anda kaynadığı çünkü kendileri de birer kore dizisi manyağı olan bir adet Japon, bir adet Hong Konglu ve bir adet Tayvanlı nın ayrı ayrı adını verip gitmelisin demeleri üzerine işkillenmiştim zaten demek ki arada bilinç altıma işlemiş.

Coffee Prince iyidir, hoştur dedik ve bakalım çekildiği yeri gözlerimizle görelim diyerek bir yandan da içim ısınsın sıcak bir şeyler içeyim diyerek burayı bularak girdim.

Bu arada şunu belirtmeliyim ki Seoul' e gelen özellikle Asyalı hemcinslerimizin çoğu birer Kore dizisi manyağı... Kore gerçekten celebrityleri üzerinden turizm yapıyor demek yanlış olmaz ki bu stratejiyi takdir ediyor ve bu güzellikleri dünya ile paylaşmalarından ötürü sevgilerimi yolluyorum.

Neyse sonunda kafeye vardım. Hayalkırıklığımı tabii ki... tabii ki dizideki halini beklemiyordum ama insan en azından oraya çalışan hatun yerine bir tane güzel çocuk koyar :P kahveler fena değil ama mekan sadece isminden kazanıyor işliyor belirtmeden de geçmek istemem bu detayı...

Neyse en azından bu mekanı canlı gözlerle görmenin verdiği hafif ve gereksiz mutluluğu yaşarken fotoğraflar pek iyi değil diyerek ayrılıyorum...







19 Eylül 2010 Pazar

SM TOWN 2010 WORLD TOUR SHANGHAI

bugünleri de görmek varmış ya ne diyelim... Gerçi SM den zerre hazzetmem ama hazır böyle bir fırsat bulmuşuz değerlendirelim mantığı hem de Yunho ve Changmin' i gerçekten şu gözler canlı canlı görebilir mi? merakı ile bu maceramıza başladık.

Shanghai konserini haber aldıktan sonra bir süre gidip gitmemekle ilgili kararsızlık yaşamadım değil tabii çünkü benimle birlikte konsere gelebilecek hiçbir arkadaş Shanghai da değildi o sırada, konsere tek başına gitmekten çekinmemekle birlikte böyle garip ve anlamsız bir duraksama oldu ama hala nedneini çözemiyorum ancak akabinde kendime yaptığım motivasyonlarla ben bu konsere giderim kararını almam uzun sürmedi.

Tabiki kararı almakla herşey bitmiyor. Sıra bilet derdine gelmişti. Öncelikle şu online bilet sitesini safi çince yapan ekibi kutluyorum sağolsunlar varolsunlar. peki ya benim gibiler nolacak? Doğal olarak kendi başlarının çaresine bakacaklar ve Nanjing Road taraflarındaki ofisten elden almaya gidecekler. Ben şu bileti alana kadar günler geçti artık bilet kalmaz diyordum ama denemeye kararlıydım ve bir gün aniden bilet almak için yola çıktım. Bilet maceralarımı detalı yazıp kimseyi sıkmayacağım ama şurada kendime bir not düşmek istiyorum; "ey sivri zekalı saat 19.00 da kapanacağı söylenen ofise gitmek için niye 17 30 da yola çıkarsın?". Epey maceralı bir yolculuk sonucunda - metroda bir gerizekalı nedeniyle bir önceki durakta inmek zorunda kalmam, taksi ile gideyim bari çırpınışlarımda taksicinin beni anlamaması akabinde bana yardımcı olan çinlilerle kanka olmam, sonra bir de elemanlara artistlik yapıp "tamam yeaa ben kendim bulurum zahmet etmeyin" demem ve akabinde nanjing sokaklarında kaybolmam, tüm o sokağı baştan sona gece karanlığında tek başıma yürümem ve sonradan anlamam ki aslında eğer metrodan ilk indiğim anda köşeyi dönsem çok rahat bulabileceğim gerçeği, neyse bu sayede süpersonik mekanlar keşfettim, saat 20.00 da ofisin kapısına gidip dayanmam içerideki adama yalvaran gözlerle bakmam ve "kapandı mı ?"sorum akabinde adamın "gel gel hadi verelim sana bilet" diye kapıyı açması falan. Bu arada amcanın hakkını yememyeyim 2. kattan alayım ben bileti dediğimde "hmm madem yalnız gideceksin sana en iyi yerden vereceğim bileti" dediğinde inanmamıştım ama amcanın gerçekten güzel ve sote yerden bileti vermiş olmasına mutlu olmadım değil. Sonra mutlulukla eve dönmem.
Ben bileti aldıktan birkaç gün sonra zaten konser tarihi gelmişti. 11 Eylül 2010... Şimdi programda başlangıç saati 19.30 yazarken bilette 18.30 u görünce sordum tabii adama hangisi doğru diye. Eleman dedi 18.30. Bu durumda normal insanevladı ne yapar zamanında evinden çıkar ortama en azından yarım saat önce gider ki hem yerleşsin hem etrafa baksın hem ortamı sindirsin biz naptık yine oldukça maceralı geçen girişimlerimiz ve öncesinde ki müthiş gebeşliğimiz sayesinde saat 19.00 gibi konserin yapıldığı stada vardık. İyi ki metro dibindeymiş ama aktarma tarihinde rekor kırdım. Her neyse ortam çok kalabalık ve yıkılıyor içeriden Çinli fan girllerin çığlıkları duyuluyor. İşte esas uzamanlık alanı bundan sonra başlıyor. Doğru giriş kapısını bulabilmek... Ben etrafta salak salak dolaşırken konser görevlileri yönlendirdiler, polislere sordum - hepsi benim tipi görünce salaklaşıyor tabii sanırım tüm konserdeki tek yabancı bendim japonlar hariç- falan yaklaşık aşağıda bir 10 kişiye sorduktan sonra üst kat alanına çıkan merdivenleri buldum. Orada da bir 10 polise sorduktan sonra çıkmam gereken merdivenleri buldum. Bu arada etrafta benim gibi sağa sola koşturan pek çok çinlinin bulunduğunu belirteyim yani tek salak ben değilmişim ama elemanlar kapılarını buluyorlar çat diye. Bu arada içeri biletsiz dalmaya çalışan güruhlarda gördüm ancak güvenlik görevlilerin tüm kapıları özel olarak bezlerle kapattığını da belirteyim. Neyse en sonunda giriş kapımı buldum ve stada adımımı attım ki iki tane bişi çinli tarafından karşılandım. Ohoo şansa bak ne iyi dedim. Bilete baktılar daha bişi olanı yerimi tarif etti. Üst katın ilk sıraları neyse binbir güçlükle indim ama biletin neresine koltuk sandalye yazdıklarını anlayamadığımdan etrafa bakıyorum bu arada sahnede Super Junior elemanlarından biri solo şarkısını seslendiriyor. Neyse her yer her koltuk dolu. Nerede benim yerim nasıl geçeceğim ben oraya diye sağa sola bakarken sanırım benim bişi görevli " aha bu salak bulamadı yerini" diyerek içinde bulunduğum durumu anladı, yanıma geldi biletime tekrar baktı sonra kolumdan tuttu çinli fangirlleri büyük bir başarıyla yararak beni koltuğuma kadar geçirdi, yerimi kapmış olan fan girlleri itinayla ayıklayıp kadırdıktan sonra beni koltuğa yerleştirdi. Çok komik bir hissiyat elemanın güzel olması çok hoşta insan kendini ilkokul çocuğu gibi hissediyor ve böylece ben bu konsere gülmekten yarılarak başlamış oldum. Bir süre daha solo performanslar devam etti. Eğleniyoruz, ediyoruz önce tabii etrafı inceledik. Benim arkamdaki çılgın fan girllerin delicesine Super Junior fanı olmaları hiç şaşırtmadı beni. Karşı tribün komple Casseopedia ve E.l.f ' e aitti. Bu esnada Girls Generation ve Super Junior elemanlarının ikili düetleri devam ediyordu. Genel olarak sahneden bahsetmem gerekirse ana sahnenin bir staddaki bir kale tarafına kurulduğunu düşünün. Ana sahneden öne doğru T şeklinde dikey çizgisi oldukça uzun olan bir sahne daha çıkarmışlar ve bu dikeyi de tekrar ikiye bölmüşler. Alt kat izleyicileri bu alanlarda toplaşmış. Sahne bu kadar parçalı olduğu için alt katta olmanın pek bir numarası kalmıyor bence çünkü izleyici tüm sahneye hakim olamıyor. Üst kat ise hem tüm sahneye (ana ve ön sahneye) hakim, koreografiler ve tüm grup elemanları tam olarak görülüyor hem de sahneye yakın her şey net. Bu sahneler ana sahnede 3 dev ekranla tamamlanmış. Alt katı çok fazla tutmamışlar. Stadın yarısında alanı kapatmışlar ve dev ışık kabinini kurmuşlar ve altına da bir dev ekran yerleştirmişler, Geri kalan alanda giriş çıkışların yapılacağı bir alan bırakıldıktan sonra kalan çimlik alan olduğu şekilde muhafaza edilmiş ve giriş çıkışa kapatılmış. Bu arada stadı çeviren tüm tribünlerin full olduğunu belirteyim sadece sahnenin yanındaki üst tribünler boş bırakılmış. Elf inin satd girişine ve stadyuma astığı dev super junior ve s. junior a sevgilerini gösteren diğer afişler dışında daha küçük afişler bulunmakta. Yunho ve Max için de çeşitli afişler asılmış yalnız karşı tribündeki My Yunho afişinden hiç hoşlanmadığımı belirteyim :P Herkese afiş var Boa' ya yok işte ilk anda bu benim süper hoşuma gitti. - Fotoğrafları en kısa sürede buraya yükleyeceğim tabii düzgün çıkanları-
Şimdi bu noktadan sonrasını pek sıra halinde yazacağıma garanti veremiyorum çünkü bu noktalardan sonra olay ve zaman zinciri benim için koptu. Bu noktada öncelikle herkese özürlerimi sunarım...

Sonra Kangra denilen eleman -tanımıyorum cahilim bu konuda ve Shinee veletlerinin bir iki solosu derken ışıklar kapandı veeeee Super Junior ortaya çıktı 13 kişi olarak... Öncelikle şunu belirtmek isterim ki şu satırları yazan kişi Super Junior' ı az çok bilen fakat " ahahah 13 kişi mi? Amma kalabalıklar sahnede birbirlerini nasıl bulacak bunlar?", " Ay bunları da seçmek ayırt etmek ne kadar zordur ahahaha" gibi salakça ve densizce fikirlere sahip olan biri -idi- taki o zamana kadar. İşte bu konserde Super Junior tüm bu düşüncelerimi bana yedirtti. Evet Super Junior ortaya çıktı ve ohanneeeesssss, öyle hayvani bir performans!!! Pek çok kez sahne aldılar doğal olarak, arada başka gruplara sahneyi devrettiler sonra tekrar geldiler vs.... Hayvani performansları, muhteşem, deli dehşet hakimiyetleri, harika koreografileri - 13 kişinin üst düzey koreografiyi müthiş bir uyum ve estetikle uygulamaları ve bunu harika bir şekilde taşımalarını düşünün diyeceğim ama zaten bilenler biliyordur, değil mi? - Kırıp geçirdiler ortamı. Bir bakmışım ben bile tanımadığım fan girllerle tepinmeye başlamışım. Tabii geç kaldığım için o parlak çubuklardan alamadım ve buna çoooook üzüldüm onlarsız konserin tadı çıkmıyor ve çok içimde kaldı tabii naptık, türk zekası göstererek telefonumuzu salladık... ama o çubuklara öyle bir bakışım vardı ki sanırım yanımdaki kızını konsere getirmiş anne halime acuyıp arada bana al salla diye kendi çubuğunu verdi ama ayıp olmasın diye bir iki parça sonunda geri verdim... Bu anne ve kıza da sonra değineceğim. Bir parantez daha açıp uzakdoğulu fan girllerle konser izlemeye değinmek istiyorum yine bunu da bilen biliyor ama alkışlama diye bir kavram yok onun yerine ciyaaaklamak var. Neyi en çok seviyorsan ona ciyaaaklıyorsun. Bir de elindeki zımbırtıları çok heyecanlanmışsan ayağa kalkıp yarım gönülle sallıyorsun.... Eh şimdi bir bekle iki bekle elemanlar sahnede coşmuş, müthiş koreografi, harika vokal, deli performans, seyirciyle inanılmaz iletişim yeter beaaa diyip ayağa fırlayıp dans ederek zıplamaya başlayınca - sanırım herkes bir öncü bekliyormuş- yanımdaki kız ile annesi ve arkamdaki super junior manyakları da ayağa fırladılar ve bizim kalabalık ekip ortamı domine etti böylece... Süper Junior sarangheeeee diye bir yandan da anıran bu arkadaşlarımız bir an ciğerlerini üzerime kusacaklar sandım ama bu nidalar eşliğinde eğlenmemize devam ettik ve Super Junior ın performansı o derece muhteşemdi ki fan girl ciyaklamalarına karşı ses teli ameliyatları teknikleri geliştiren, ahh ulan keşke ışın kılıcımı yanımda getirseydim diye düşünen beni hiç etkilemedi, keyfimi kaçıramadı. Bu arada sanırım bunların parçaları zamanında bilinçaltıma işlemiş zira tüm o parçalara nasıl eşlik ettiğimi ben de anlamadım. Özellikle şu anda gerçekten hangi parça olduğunu hatırlamadığım bir parçada elemanlar öyle bir şov, öyle bir performans, ara koreografiler sergilediler ki binlerce insanın huşu dolu bir sessizlik içinde gözlerini alamadan sahneye odaklandığını gördü şu gözler ve bunlardan bir tanesi bendim ve bu mükemmelik karşısında gözlerim doldu. Özetle Super Junior a ettiğim tüm o lafları yaladım orada ve hala yalıyorum. 13 kişi muhteşem grup, gayette kolay ayırıyorsun elemanları birbirinden ve bazıları hakkaten acayip güzel çocuklar :P Elemanlar bir ara terlemekten ölecek sandım da neyse ölmeden konseri tamamladılar ama o performansa ve efora yakışır o kadar terlemek. Kısaca gecenin en bomba grubuydu diyorum Super Junior için ve 10 üzerinden 9 veriyorum ( TVXQ adı altında çıkan Yunho ve Changmin' i gruptan saymıyorum) - aslında 10 verirdim de 10 u başkasına saklıyorum, bilin bakaılm hangi ikiliye???-
Evet burada bir notta yanımdaki anne ile kıza düşmek istiyorum şimdi ufak sanmayın görseniz bende büyük gösteren bu kız annesiyle gelmiş konsere. S. Junior fanı olan bu kızımıza annesinin desteği tam. Elemanlar teker teker kendilerini tanıttıklarında her biri için elindeki çubuğu sallayan ve ciyaklayan bu teyze ayrıca bana çubuğunu vererek takdirimi kazandı ama iyi niyet göstergesi olarak S. Junior performanslarında almadım çubuğu çünkü S. Junior ın her performansında canı gönülden çubuğunu sallayan bu kadıncağız sonra kızına iyi performans gösterdim mi diye soruyordu. Kızı lavabodayken S. Junior tekrar çıktığında panik olarak kamera çekimine başlamasıyla ve sonra elemanları bana sormasıyla ayrıca beni yaran bu sevimli kişiliğin yanaklarını konser bitiminde sıktım ve sonra kaçtım...

Girls Generation fena değil, sevimlilikten kurtarıyorlar bir de ne bacaklar var arkadaş kızlarda neyse ehehehe.... ama Super Junior la dönüşümlü çıktıkları için tabii ki altta kaldılar, parçaları bence eh işte ama dansları sevimli. Seyirci ile iletişimlerinde de oldukça sempatik buldum bunları. Ara ara salaklaşıp ışıklar kapandığında çıkışlarını bulamamaları ve de yanlışlıkla sahnede kalmalarınıda heyecanlarına ve kalabalıklarına veriyorum ama mesela Super Junior da hiç böyle olaylar yok :)) Bu arada 10- 15 erkek yaş grubu içinde acayip bir fan kitleleri var bu çocuklara bakıp ayrıca yarıldım...Bir tanesi neredeyse tribünden atlayacaktı...Haha bu arada bu tarz konserlerde erkek olmaz demeyin gayet taş delikanlı arkadaşlarımızda konserdeki yerlerini almışlar belirteyim ahahaha...
Gelelim f(x) ' e. Bu grubu da pek tanımam bildiğim bir ya da iki parçaları vardır elemanların da neye benzediklerini bilmezdim ama bu grupta özellikle bir hatun var ki harika bir sesi var. Performans olarakta hem dans hem vokal olarak oldukça başarılı buldum. İstikrar yakalarlarsa gelecekte çok daha başarılı bir grup olur bu 4 kızımız.

Shinee.... İnanamıyorum şu ring dong dong mudur nedir onu bile canlı dinledim yahu... Canlı hali en azından dinlenip izlenebilir. Bu arada hakkını yemeyeyim bu parçanın koreografisi efsane olmaya adaydır ve sahnede de çok güzel duruyor ama genel anlamda Shinee' nin sahnesi fena olmamasına rağmen fazla tutmadım yer yer sıkıcı bile geldiler. Artık bir DBSK olmadığı için en azından bir Super Junior olmalarına daha var her ne kadar çoğunluk aksini idda ediyor olsada. Sahne hakimiyeti açısından daha büyümeleri lazım...

Veeee gelelim Boa (salağına/hiç sevmem). Öyle bir kraliçe havalarıyla çıktıki ilk sahneye kelimelerle tarif edemem. İlk performansı bence rezildi. İnanılmaz Lady Gaga, Madonna, Beyonce karışımı bir özentilik, kostüm Rihanna kostümü... Bu arada Boa acayip çirkinleşmiş çakma Mariah Carey olmaya falan mı özeniyor anlamadım. Ben superstarım triplerinde konuşmalar...İkinci parçaya başladığında bir baktım benim tribün ve karşı tribün inanılmaz bir sessizliğe büründüler. Benim arkamdaki çılgınlarda sustular ben de arkama yaslandım esniyorum falan... Arkadakilerden biri sordu bana "Boa yı bilmiyor musun ?"diye, dedim "günahım olsa vermem". Şaka şaka bunu diyecek Çince bende nerede? Sevmem,dinlemem de dedim güldüler falan... Sonra bu kızcağız bir slow parça söylemeye başladı ki şişe olayıda bu esnada sanırım yanlış hatırlamıyorsam. Dansçılarını yolladı bir sandalye getirildi... Artist artist takılıyor şöyle sahne önüne yerleştirilmiş sulardan bir tane aldı biraz içti-- çok yoruldu ya-- sandalyeye yerleşmeye çalışrıken şişeyi fırlattı ileri ahahaha şişe 5 adım ötesinde kaldı. Sonra bir kararsızlık otursam mı diye ama rahat edemedi kesin ayağa kalkınca basar düşerim ben buna diye düşündü gitti şişeyi tekrar aldı bir çalımlarla sahne kenarına attı falan sandalyeye oturmaya çalıştı onu da beceremedi - ay madem yerleşemeyeceksin çok lazım o sandalye orada ayakta söyleyiver- sonra parçaya başladı falan artık iyice uyuklamak üzereydim ki o anda nedenini anlamadım ama millet dong ban shinki diye tezahurata başladı.... - acaba bilinçli mi diye düşündüm bir an- ve parça bu tezhurat eşliğinde bitti. Ahahaha çok üzüldüm gerçekten :)
Yani üst tribünler ve alttakilerin bir kısmı bilinçli mi bilinçsiz mi bilemeyeceğim ama Boa ya hadi yavrum bye bye çekip durdular her seferinde suratı daha çok düşüyordu ya en çok bu keyiiflendirdi beni :))
Sonra Kangra tekrar sahne aldı yanlış hatırlamıyorsam iki parça söyledi. Arkasından F(x), Super Junior ve Girls Generation ın bir kısım üyeleri harika bir dans şov sergilediler. Sonra Boa tekrar sahneye çıktı.. Üff tam havamızı bulurken diyordum, performansı çok içe kapalıydı bende uyukluyordum yine sonra bir elemanı çıkardı ama sesleri senkron olmadı falan. Böyle abla tripleri ama altta öyle yüce gönüllüyüm ki gençlerin elinden tutuyorum metni falan.... Sonra yine bir parçaya başladı ve ahahahahaha işte gelelim o efsane anlara....Bu Boa sahnede bir tarafını yırtarken - ama kasıntılıktan patlayacak sandım -stadın arkasında bir hareketlenme yaşandı. Neyse hareketlenme ciyaaaklamalara dönüştü ve gittikçe bizim taraflara doğru yayılmaya başladı.. Ben sandım ki Super Junior elemanları çimlik alana çıktı futbol oynuyor. Sesler öyle bir yükseldi ki Boa nın parçası falan yalan oldu zaten çok büyük bölüm döndü bir tarafını sahneye arkaya katıldı... Don banshinki tezahuratları falan iyice yayıldı.....Ahahahah meğer Yunho ile Changmin çıkmış... Boa nın şarkı tamamiyle yalan oldu tabii zaten kimse de sallamadı. Işıklar kapatıldı ve işte o an yer yerinden oynadı. İnanılmazdı .... Max ve Yunho arka kaleden sahneye uçarak getirildiler. Bizim de önümüzden uçan Yunho geçti ahahaha.... Ortam yıkılıyordu tabii ki... Neyse bu iki arkadaş sahneye geldiler. The way that you're, don t bring me down ve bir iki parçayı daha sadece kendi bölümlerini söyleyerek seslendirdiler, dans ettiler... Sonra Mirotic başladı işte o an uzaya gidiyoruz sandım. Yunho' nun solosu falan millet kendinden geçti. Sonrasını ben de bir süre hatırlamıyorum. Bir ara müzik durdu ortam tezhuratlarla inliyor. Bu ikisi seyirciyi selamladılar sonra sanırım şöyle bir şey söylediler " Dbsk olarak çağırdığınız için teşekkürler. Hala bu adı duymak çok güzel. Tüm Dbsk elemanları adına ve dbsk adına teşekkür ederiz " ve eğilerek seyriciyi selamladılar. Acaba bu kısmı ben mi bir tarafımdan uyduruyorum diye düşündüm ama yanımdakiler ve çıkışta konuştuğum çinlilerde benzer şeyler söylediler çünkü Yunho ve Max Çince konuşuyorlardı. Neyse danslar falan bir Yunho bir Max... geberdik.... - ama ben buruldum da yanı zamanda- Akabinde sahneye Super Junior çıktı alttan da bir anda Max çıkartıldı. Changmin, gruba harika screamlariyle eşlik etti falan kafayı yemeceler...Elemanda harbi ne ses var arkadaş!!!! Sonra S. Junior eğilerek selam verdi Max ayakta kaldı yani onu alkışlattılar falan...Bu arada bu performans esnasında t-şörtünü parçalayan Max a" oha sende mi fan service!!" dedim ama aynı zamanda bunun kostüm değişikliğini hızlandırmak için kullanılan bir numara olduğunu görünce rahatladım o anlar stadı inletti tabii ne yalan söyleyeyim güzel de manzara yani :P Böyle devam etti işte. Akabinde tekrar Girls Generation, Shinee falan... Ama heyacan doruğa çıkmışken bunları pek sallayamıyor insan, doğal olarak ben de sallamadım...

Muhtemelen aradaki pek çok detayı ve olayı atladım ama böyle işte...Bir o bir bu derken son bölüm geldi... Selam bölümünde hepsi sahneye çıkıp birlikte ikili üçlü şarkı söylediler. Sonra Shinee elamanları sahnede su savaşı başlattı. Shinee elemanlarından biri Changmin' in kafasından aşağıya bir şişe su boşalttı. Changmin hss noluyoruz tepkisi falan ama hala gülüyor. Çok sevimli yaaa.. Sonra selam esnasında kameralar özellikle bir ara Yunho ile Changmin' i çektiler böyle ikisi bir durulmuş, salaklaşmış, garip olmuş. Yunho' nun surat düşmüş ama hala gülüyor falan. - çok etkilendim ya ben- Bu arada Super Junior elemanları selamlamada bu ikisini hiç yalnız bırakmadılar, hep yanlarında durdular, bir yere giderken bunlarıda birlikte götürdüler... Bu esnada yani herkesler önde seyriciyi selamlarken Boa hazretleri ana sahnede tek başına duruyor. Kraliçe ya ön sahneye adımını atmadı hatun, arkada kaldı. Chang gördü bunu ve bence muhteşem bir efendilik yaparak yanına gitti tek kalmasın diye çünkü elemanlar önde bir kısmı su savaşı yapıyor bir kısmı seyirciyi selamlıyor, seyirci s. junior lideri ve Yunho ya tezahurat yapıyor kimsenin Boa yı salladığı falan yok. Sonra herkes kendi halindeyken kameralar Boa yı gösterdi yani hatun tezahurat bekliyor ya da Yunho veya S. Junior ın lideri kendisini çağırsın selamlatsın diye bekliyor. Bu arada ilginçtir lider elemanda hiç sallamadı Boa' yı, seyirci de sallamadı sonra kameralar yanındaki Chang Mİn i gösterince stad ciyakladı. İşte o andır Boa nın dönüp sahneyi terkettiği an. Ahahahahaha çok eğlendim ya... Öldüm bittim ama tüm o eğlence esnasında Chang ve Yunho gerçekten çok buruktular... Acaba sadece ben mi böyle hissetim diye düşündüm fakat çıkışta konuştuğum Çinli ve Japonlar da aynı şeyi söylediler. Bu arada Super Junior elemanları hem selamda bu ikisini yalnız bırakmadıları için hem de konser esnasında en azından benim gözlemlediğim kadarıyla bu ikisine sahip çıktıkları ve gösterdikleri destek nedeniyle ve bundan hiçbir gocunma duymamaları nedeniyle de benden ayrıca çook büyük sempati topladılar.

Şu var ki DBSK nin ölüsü yeter ve herkese basar ancak Yunho, Chang Min ve genel anlamda Dbsk için gerçekten çok üzüldüm çünkü sahneye çıkıyorlar ama kendi besteleri yok parçaları yarım söylüyorlar ya da dans ediyorlar, böyle sanki yamama gibiler tam olarak anlatamıyorum ancak buna rağmen oldukça profesyoneller ve seyirciyi acayip umursuyorlar.

Sonra konser bitti. O anda elf ve casseopedia birleşip DBSK tezahuratına başladılar acaba Sm e mi saydırıyorlar diye düşündüm. Çok uzun süre özellikle casseopedia tribünü boşaltmadı. Polisler zorla boşalttı ben de sonuna kadar kaldım fotoğraflarını falan çekiyorum polis amca geldi " sen çince anlamıyorsun hadi gel çıkış burada bak boşaltıyoruz " dedi, tamam amca çıkıyorum bir iki fotoğraf çekeyim dedim gülüyor. En komiği casseopedia nın liverpool taraftarları u will never walk alone u söylerken atkı tutarlar ya o tarz atkı ve kumaşları açıp hiç susmaması ve uzun süre o şekilde beklemesiydi.

Son kez genel bir değerlendirme yaparsam;
Girls Generation: Sevimli. Gecenin en iyi 3. sahnesi ödülünü onlara verdim.
F(x): İleride daha çok bahsettirirler kendilerinden.
Shinee: Daha çok büyümeleri gerek. Seyirci ile iletişim - seyirci neredeyse bunları yönlendirecek- , sahnede yapmacık hareketlerden uzak durmak ve genel anlamda sahne hakimiyetlerinin bence daha artması lazım. Bir de evlatlarım o sulu sahnede kayıp kafanızı kıracaksınız bir de son bölümde sahneyi hakkaten şovşaklık yapacaz diye terketmediler neyse fazla uzatmadılar iyi ki gençliklerine veriyorum sevinmek istediler sanırım.

Super Junior: Deneyimli olmalarına rağmen, profesyonelliklerine, hakimiyetlerine, makina gibi işlemelerine rağmen hala sahnede çok eğlenmelerine ve kendileri eğlendikçe izleyeni de eğlendirmelerine, iletişimlerine, - hatta aradaki ufak fan servicelarine-e, semaptikliklerine, ve genel anlamdaki sevimli ve mütevazi tavırlarına bittim. Onlara sadece sorry, sorry, sorry diye sesleniyorum.... ( Bu arada bu sadece bir gözlem ama Elf i casseopedia dan çok daha organize ve derli toplu gördüm)
Sahne aldıkları isimle TVXQ demeyeceğim ve DBSK hiç demeyeceğim o yüzden Yunho ve Changmin diyerek bahsedeceğim. Bu ikisi de her şeyden önce sahneye çok yakışıyor ve çok profesyonel. Her şeyi geçtim bu kadar yamama bir şekilde sahnede olmak bile aslında motivasyon kırıcı olmalı ama bunu hiç bir şekilde yansıtmamaları gerçekten takdire değer. Performansları da ayrıca çok iyiydi belirteyim bir yanlış anlaşılma olmasın. Ama o sondaki halleri gerçekten insanın kalbini yaralıyordu bunlara rağmen çok sempatik, çok yetenekli ve sahneye çok yakışıyorlar. (10 puanı bunlara verim :P)

Bu vesile ile de öncelikle SM e ya da bu ayrılma olayında kimin ya da kimlerin payı varsa kafam girsin diyorum.

DBSK: Ben bu grubu gerçekten tahminimden de fazla seviyormuşum sanırım. Gecede beni üzen en önemli öğelerden biri orada bir DBSK nin olmaması oldu. Eğer olsalardı zaten şunları yazıyor olabilir miydim bilmiyorum :) Ama çok özel ve güzel bir grup DBSK. Bir gün canlı dinleyebilmek dileğiyle....

Çıkıştada bir sürü maceradan sonra ki anlatmayacağım hepsini çıktım ve ben ömrümde böyle kalabalık görmedim, metal konserlerinde bile... Neyse arada çinli ve japonlarla muhabbet falan fakat taksi bulmanın imkanı yok... Bir ara beklesem acaba elemanları görür müyüm diye düşündüm ama DBSK izleyememenin verdiği mutsuzluk aynı zamanda konserin yaşatmış olduğu duygu kaosları nedeniyle de zaten böyle bir girişimde bulunmak istemediğimn farkına vardım. Bu arada konser yaklaşık 5 saat sürdü... Fan girllerden ayrılıp taksi bulabileceğim bir yerlere doğru yürümeye başladım fakat mümkün değil. Ben birilerine dalmadan önce hem biraz sakinleşeyim, dinleneyim hemde vakit geçsin diye kendimi ilk görüdüğüm strabucks a attım. Orada otururken yan masadaki çekik gözlü kadının kamerada birşeyler izlediğini gördüm. acaba nedir ki diye düşünürken kahvem bitti şimdi bir yandan da acayip merak ediyorum ama çinli ise nasıl anlaşacağız derken tam yanından geçiyordum ki ekranda chang ı görünce dayanamadım "bu akşam ki konser mi diye sordum" evet dedi. ahaha japon çıktı iyiki de sohbetimiz japonca devam etti. Bende oradaydım falan dedim. Hangi grubu daha çok seviyorsun diye sordu. Ben yunho ile Max için geldim dedim o da ne çat diye onların bölümlerini açtı izleyelim dedi. Bir de bir güzel yakından çekmiş. Süper iş yapmışsın dedim çekmekle dedim gülüyor falan bu esnada bayağı muahbbet ettik. O da aynı şeyleri bana sordu, "konserin sonunda ikisi çok üzgün görünüyordu değil mi ?" dedi. Evet dedim ben de aynı şeyi düşünüyorum. Muhabbetimiz uzadıkça uzadı hatta araya kat-tun ve arashi bile girdi hayır şu güzel sohbete nasıl girdiler anlamadım. Böylece konseri bir güzel bir de ekrandan izlemiş oldum :)) Bu benden yaşça büyük Japon hatun inanılmaz bir DBSK sever çıktı. Japonya da ki tüm konserlerine gitmiş olan teyze bana özellikle Mirotic konserini anlata anlata bitiremedi. Tapıyorum sana dedim gülmekten öldük. Diğer üçünden falan bahsetti. 1 saati aşkınca muhabbet ettikten sonra keşke tekrar birleşseler diyerek sohbetimizi bitirdik ve sonra birleşsnler diye dua ederek ayrıldık.

Sonra benim eve dönüş maceram başladı ki bunun konserle bir alakası yok.

Böyle işte bu da bir anımdır ama diyeceğim şu ki şu tarz grupları canlı izlemek gerçekten bambaşka, diliyorum ki her sevenin hayatta en az bir kere başına gelir ve bunu yaşar. Hatta Türkiye ye gelsinler hep birlikte izleyelim... Ama siz siz olun o ışıklı zımbırtılardan almayı unutmayın ( sapıtıp çakmak yakıp sallasaydım ne olurdu acaba diye düşünüyorum ? :P)

26 Ağustos 2010 Perşembe

THE SNIPER




2009 yapımı, Dante Lam Chiu-Yin' iN yönetmennliğini yaptığı Hong Kong filmi. Kadroda Richie Ren, Huang Xiaoming, Edison Chen, Bowie Lam Bo-Yi gibi isimleri barındırmakta. Edison Chen' in emekli olmadan önce araya sıkıştırdığı filmlerden biri sanırım.

İsminden de anlaşıldığı gibi keskin nİşancıları ele alan filmde, eski bir sniper team üyesi olan Mainland ancak bir şekilde hapse düşmüş adam hapisten çıkar- ki zAmanında takımın en iyisidir - Yaşadığı flash backlerle Takımın başı olmuş olan Hartman ile ilişkilerini görürürüz. Birde bu sürede takıma bir adet cücük katılmıştır ki bu OJ olup Edison Chen' in karakteridir. Çok yeteneklidir falan amacı da Hartman' i geçmektir ve adını top shootersa yazdırabilmektedir.

Film en azından kendisini izletiyor öyle çok müthiş ve aman aman bir senaryosu yok. Kurgusu da azıcık sorunlu.en bariz açıklığı OJ karakteri ile ilgili bence -zaten film çok uzun değil 80 ila 90 dakika arası.

Bunun dışında filmin en güzel yanı Huang Xiaoming' i barındırması, güzel insan şimdi. Ayrıca film içindeki en iyi performans ödülü de kendisine gidiyor.


Ayrıca keskin nişancılıkta kullanılan bir iki tekniği merak ediyorsanız da izleyebilirsiniz.



Hong Kong filmi sevenlere tavsiye edilir.

NOT: Hahahahah Huang Xioming' in Shanghai da ki celebrity potansiyeline hiç kafayı yormamıştım zamanında ama reklamlarda ve tv de kendisini görmek pek güzel pek hoş. Pusuya yattım bekliyorum belki şu şehirde denk geliriz. Gerçekten amacım sadece yakından bir fotosunu çekmek, kendi gözleirmle görmek ve bu fotoyu Herbo, Fanmin ve Mikkirabu gıcık olsun diye bloğa koymak nihohohoho.....



http://www.youtube.com/watch?v=BMAppsKD_ic&feature=related -trailer

21 Ağustos 2010 Cumartesi

KLİP YORUMU: FT ISLAND Ve Herbo, Mikkirabu ve Fanmin

Evettt, bir süredir bazı durumlar nedeniyle blogu biraz boşlamak zorunda kalmıştık. Neyse artık bu sorunların bir kısmı giderildiğine ve kendime ait bir ev ve internet bağlantım olduğuna göre oluşan boşlamayı depar atarak kapatalım bir şekilde.

Böyleyken böyle olunca o zaman işe uzun zamandır sallayarak bir türlü şuraya eklemediğim Herbo, Mikkirabu ve Fanmin' in FT Island yorumlarını ekleyerek başlayayım. Üzerinden sanırım epey bir süre geçti unutmuşum bunu. Ft Island a gıcıklıktan falan değil ama gerçekten bir köşede kalıvermiş. Neyse "ey Ft Island şahsi bir sorun değil unutkanlık! kusura bakmayın gençler!" diyor ve bu yorumu altta bulabilirsiniz diyorum... -diyorum, diyorum, diyorum -

Not: Yalnış hatırlamıyorsam klipleri Herbo seçmiş ve sıralamasını Herbo yapmıştı. Nasıl bir sıralama yapmış nasıl denk getirmişse tebrik ediyorum. Nedenini Herbo, Mikkirabu ve Fanmin in mental gelişimlerini izlerken anlayacaksınız. İşte ibretlik bir örnek....

Not 2: Ft Island aslında bilinen popüler bir Kore (G. Kore) grubu. Elemanların isimlerini ben de tek tek bilemiyor, hatırlayamıyorum ... Neyse bence fena grup değil, dinlenebilir...

***************************************************************************************




Fanmin: Çocuk Mir ya da Joon a mı benziyor ne? Aha çarpıldı!
Mikkirabu: Oha çarpıldı çocuklar.
Herbo: Geçmişe yolculuk bilim kurgu temalı klip olmuş.
Fanmin: Allahım tiplere bak....
Herbo:O pantolanlar ne bea???
Fanmin: Tayt onlar. O pembe gözlüklüye bak.
Mikkirabu: Sci- fi konulu klip... Yarıldım... Vokal saçtan çok fena yemiş.
Fanmin: Kızda aşık oldu ilk görüşte. Kına sürmüş saçına bence
Herbo: Bu neydi o dans filmi? Ondan arak var... Bir tek masaya çıkıp dans etmiyorlar.
Mikkirabu: Ay velet sevimliymiş sahne arkasındaki
Fanmin: Bildiğimiz kına rengi bu ya...
Herbo:Veletler süper...
Mikkirabu: Amcalar velet koyalım sevimlilikten kurtarırlar klibi ekolü yapmışlar. Vokal fena değilmiş.
Herbo: Bu veletler bunların çocuklukları herhalde klipte.
Mikkirabu: Bir de şarkılarının sözleri var. Shine gibi ding dong tadında falan değil.
Fanmin: Jürimizde mükemmel bir tek Hülya Avşar eksik...
Mikkirabu: Oha kız resmen yazdı. Sapık...
Fanmin.Hentai kız...
Herbo: Sen anlarsın bu işlerden Mikkirabu...
Mikkirabu: Gözlüklü inek amca yardı yalnız...
Fanmin:Sempatik çocuklar yine çirkin olsalarda...
Mikkirabu:Neyden anlarım ben?
Herbo:Yazan kızlardan...
Mikkirabu:Hentailik uzmanlık alanım tabii... Sen sasın anlamıyorsun birinin durumu kurtarması lazım.
Herbo:Öldüm şu anda.
Fanmin: Bateristi beğendim ben ..
Herbo:Back to the Future dan da arak olmuş...Kız annesi çıkar şimdi
Fanmin: Siz evlenemezsiniz. Anne oğulsunuz. Bu arada baştan diyorum baterist benim.
Herbo:Çakallll...
Mikkirabu:Çakal!
Fanmin: Anında kaparım. Aaa kadına bak, gelmiş. Çocuk Mir e benziyor vokal farkettiyseniz.
Mikkirabu: Evet.

Fanmin: Klip çalıntı ama sevimli Koreli çocuklar ve çıtır grubumuzun sempatik davranışları ve güzel bateristimiz artı puan verdiriyor 7. Şarkıda fena değil vokalin sesi güzel 8.

Mikkirabu: Temalı konulu klip yapmışlar biraz arak ama idare eder. Hentai kız ve nerd gözlüklü amca gibi olmazsa olmaz öğeler bile var o nedenle 5. Şarkıda fena değilmiş vokallerde bir DBSK tadı yok tabi ama şarkı 6

Herbo: Parça 6, enerjik ve eğlenceli. Klibi her ne kadar özgün bulmazsam da sevimlilikleri ve renkleri ve klipteki veletler nedeniyle 7






Fanmin: Oooo eleman burada taş. Saçı uzatmış.
HKalınerbo Bu saç daha iyi.
Fanmin: Nerede benim yakın gözlüklerim?
Mikkirabu: Drama tears...
Herbo: Güzel çocukmuş...
Mikkirabu: Girişteki teyzeye bulaşmak istemem.
Fanmin.Harbi uzun saçlıyken güzel böyle...
Herbo: Kızda iyice emo oldu.
Fanmin: Gelsin aşık yapayım onu bir saz vereyim
Mikkirabu:Ya kızım sakız gibi yapışma adama ayıp ya
Fanmin:Kırdı heykelleride
Mikkirabu: Oha
Herbo:Teyze dırf destruction
Mikkirabu:Ayıcık. Hakkaten ha
Fanmin:Yalnız klip bana Selvi Boylum Al Yazmalım ı anımsattı. Muhakkak oradan açıldılar. Her filmden çalıntı.
Mikkirabu:Oha romantizm anlayışınızı yerim be. Farklı arabalardan sarkmak suretiyle yağmur altında öpüşmek ekole bak!
Herbo:Ya bu hep aynı kız mı farklı farklı kızlar mı?
Fanmin:Kızda intihar edecek ya da kendini jiletleyecek şimdi.
Mikkirabu: Kızı ruh hastası yapmışlar. Farklı kızlar bunlar.
Fanmin:Ya biri etek mi giymiş oğlanlardan? Ana su attı.
Herbo:Ormandaki teyzede denge çalışması yapıyor.
Mikkirabu:Bu çocuklar gay olmuşlar bence kızlardan çektikleri çileleri de ibret olsun diye bu klibe koymuşlar.
Fanmin: Ben dedim benzin atacak yakacak herhalde ama su attı.
Mikkirabu:Kızlar pas pas oldular.

Herbo: Parça 7, fena parça değil aslında ama klip 5 paspas teyzeler iç bunalttılar.

Fanmin: Şarkıdan içim sıkılsa da taş vokali izlemek güzeldi ama her an tedirgindim bu kız ya kendini öldürecek ya da karşısındakini diye olan hep kıza olmuş yazık klipte iç boğucu olmasına rağmen Selvi Boylum Al Yazmalım ı hatırlattığı için 5. Şarkıyı hiç beğenmedim 2

Mikkirabu: Parça güzelmiş ben de 7 veriyorum ancak klip içimi şişirdi. Kız milletinin hepsi böyle ruh hastası manyak değiller yani klip 4





Fanmin: Eleman burada taşşşş
Herbo:Ya bunlar hep aynı çocuklar mı?
Fanmin.Hatta hepsi taş...
Herbo:Seçemiyorum ben bunları, balloons olmuşlar.
Mikkirabu: Oha çok arakçı bunlar ya. Bir orijinal fikirle gelsinler gayri. Psc oynayan eleman çok tipik. Bu klipte makyaj ve giyim iyi olmuş taş görünmelerini buna bağlıyorum.
Herbo: Hmm, güzel çocuklarmış ama hala şüpheliyim diğer iki kliptekilerle aynı mı bunlar ya? Yaşlanıyorum galiba
Mikkirabu: İngilizce söyleyebilmeleri de şok edici bir gelişme.
Fanmin:Ya varya ağzım sulandı yine. Hakkaten güzel oğlanlarmış.
Mikkirabu:Diğer iki klipte çirkinleştirmişler çocukları o zaman laannn gözümün önünde pasta mı yenir bu saatte
Fanmin:Oha hakkaten güzelmiş bunlar ya
Mikkirabu: İzninizle 3.47 deki elemana sarkacağım.
Herbo:Henüz kararsızım birbirlerinden ayıramıyorum
Fanmin.Hepsine sarkabilirim.


Herbo: Parça 6, soft, neşeli. Klip 6 sırf çocuklar güzel olduğu için.

Mikkirabu: Şarkı idare eder 5 ancak klipbeni şoka uğrattı orijinal olmasa da çocuklar meğer taşmış oha felan oldum 7

Fanmin: Oh be kendime geldim klip 10 güzelleri gördüm içim açıldı şarkıda 8 güzeller hatrına. Uzun saç bıraksınlar böyle güzel oluyorlar.

5 Temmuz 2010 Pazartesi

KLİP YORUMU: Bi Rain - Love Song


Bi Rain' in yeni albümü, parçaları, klipleri çıkar da Herbo, Fanmin ve Mikkirabu üzerlerine çöreklenmez mi? İşte bu üçünün nur topu gibi ilk kurbanı Love Song oldu. Aşağıdadır;

********************************************************************************



Herbo:
Evet Rain koşar...
Mikkirabu: Rain nereye koşuyor? Surata bak...
Herbo: Göz makyajına bak.
Fanmin: Joon' u banyoda görmüş, tiksinip koşuyor...
Herbo:Kız güzelmiş... Yansın!
Mikkirabu: Kıza sırnaşmalar falan.... Joon' un kimden ders aldığı ortaya çıktı.
Fanmin: Oha ya Mblaq ile aynı klip. Köpek tasması bileklikleride elinde. Bir de MTV den ödül almış.
Mikkirabu: O kızın ardından dudak ısırmak nedir öyle ya?
Herbo: Yakışmış bileklikler bence, estetik. Çizmeler 0 puan, parlak.
Fanmin: Yelekte gece yol çalışması yapanşarın yeleği gibi.
Mikkirabu: Yüzü güzel ya bu herifin.
Herbo: Güzel olmaz mı?
Mikkirabu:Dans kısmındaki giysi iğrenç yalnız. Hele o şapka.
Fanmin:Pavyon malı diyince kızıyorsunuz işte. Bu arada yine başladı tahriklere.
Mikkirabu: Iyy yakılsın. Çok Justin Timnerlakeimsi olmuş.
Fanmin:Kendini dövüyor mu?
Herbo: Robocop mu olmuş o ?
Mikkirabu: Roborain yeni filmi olacak. Oha yırttı üstünü başını.Fan service a gel bea
Herbo: Zavallım hırsından parçaladı herhalde. Fan service açıklamasıda gereksiz yahu.
Fanmin:Kız öldü mü burada ben onu anlamadım. Uykusuda ne ağırmış kızın!
Herbo: Bence Rain ölmüş, Robocop olmuş ama bu boyuta geçemiyor. Gökdelende kaderine baş kaldırıyor.
Fanmin: Klibin başlığı "Robotlarda Sever Arkadaş".
Mikkirabu: Adam ottan boktan nem kapıp t-shirt parçalıyor ya. Üstsüz Rain güneşe doğru bakar ve klip biter.
Herbo: O etrafındakilerde mangal sanırım. Klip bitince ekiple rakı - balık yapacaklar.





Fanmin: İtiraf etmek gerekirse Rain in pavyonistik hareketleri gerçekten alışkanlık yaratıcı. Bir dahaki klibinde de böyle görüntüler ister oldum. Şarkı güzeldi duygusal ağlıyor bağırıyor ama klip ne öyle. İğrenç iğrenç şeyleri giymiş sonunda yırttı bende kurtuldum oda kurtuldu. Rain den daha orijinal klipler bekliyoruz mümkünse mikrofon direği, pavyon direği ve kızsız olsun. Şarkı: 7 klip: 7

Herbo: Şimcük parçayı biraz daha dinlemem lazım sanırım zira izlerken pek konsantre olamadım ama fena değil süper de değil 6 diyorum. klip: bir kere kız güzel kıskandım ama yansın. Sırnaşmalı bölümleri sinir bozucu. Rain taş bir arkadaşımız kendisine herşey yakışıyor. Robocop temalı klipte kadere baş kaldırdı ve fanlarının gözünü gönlünü açtı ama nereye kadar soyunacaksın Rain kardeşim? Koreografiyi de beğendiğimi ekleyeyim. Güzel koreografi ve Rain in güzelliği adına klip: 7.Kızdan ve çizmelerden puan kırdım.

Mikkirabu: Zaten çocuk isyanlardayken gökdelen tepesindeki dans atraksiyonu Justin Timberlak bozması giysi sebebiyle çok iğreti geldi tiksindim onun dışında sona doğru klasik ben bu tişörtü yırtar kasları saçarım haraketi geldi fangirl kitlesine kas sever bir bünye olarak takdir ettim de daha tema içeren klipler bekliyorum kendisinden ya da hiç böle kızla gökdelenle uğraşmasın direk çıksın dans etsin tişört yırtsın felan . Neyse klip 6 . Şarkı güzeldi. Balladlarda da başarılı buluyorum Rain'i 8

************************************************************************************

Sonra Hip Song' a odaklanmış bir şekilde gözden uzaklaştılar.


http://www.dailymotion.com/video/xct28j_mv-bi-rain-love-song-y-y-yyy-yy_music

3 Temmuz 2010 Cumartesi

KARADENİZ: Ayancık ve Sıcaklar...



Çoooook sıcak!... Öylesine sıcak ki beyin hücrelerim ateşte eritilen kaşar peyniri gibi eriyerek cıvıklaşmakta ve sünerek uzamakta... Bu sıcakta hiçbirşeyin tadı yok :(

Oysaki henüz geçen hafta Karadeniz' in - gerçi mevsime göre pek normal olmayan şekilde - o serin ve muhteşem yağmurlu havasında üşüyordum. Anma töreni düzenleyeyim...

Şu anda bir günümü geçirdiğim Ayancık/Sinop' un adını hatırlamadığım bir köyündeki o verandalı evde olmayı ve yağmur yağarken etrafı seyretmeyi ve içecek stoklu bir dolap, bir sürü film cd/dvd si okunacak bir kaç kitap ve bu film ve ıvır zıvırı seyretmek için bilgisayar ile bir kaç gün geçirmek istiyorum tekrar.



Serinlemek için ekleyelim. Bu sıcaklarda denizin bile tadı yok gerçi. Yağmurlu ve oldukça serin bir günde Ayancık merkezindeki denizin hali.

2 Temmuz 2010 Cuma

KARADENİZ SAHİL YOLU: UFAK BİR GEZİNTİ



Bilindiği üzere Karadeniz Sahil Yolu' nun tamamlandığı ve bitirildiği resmi olarak açıklandı. Bu proje ile kısaca söyleyeceklerim bu projenin hatalı ya da yanlış bir proje olmadığıdır. Fikir açısından oldukça geç kalınmış ve kesinlikle yapılması gereken bir proje oluşudur. Hatalı ve yanlış olan kısmı kesinlikle ve kesinlikle uygulanış biçimi ve doğru bir fizibilite, bakış açısı ve altyapı olmadan - vizyonsuzu da ekleyelim - yalap şalap bitirilmiş bir yol olmasıdır. Evet sadece yol diyorum zira Karadeniz Sahil Yolu denilen şey sadece bir yol olarak bitirilmiştir. Neden böyle diyorum? Öncelikle bölge halkının kesinlikle ihtiyacı olan bir proje idi. Öncelikle güvenli yol açısından. Bilenler bilir Karadeniz bölgesinde ulaşım oldukça zordur. Toprak yapısı, keskin ve delicesine virajlar tehlikeli olmakla birlikte manzara ne kadar muhteşem olsa da o yollar gide gide bitmez. İşte bu proje buna kolaylık getirecekti. Diğer bir durum ticari açıdan bölge halkına getireceği katkı idi. Bilindiği üzere 90 lı yıllarda Karadeniz Sahil Yolu uluslararası transit yollar ile ilgili bir kaç projeye dahil olmuştur. Bu da özellikle transit ulaştırmada kullanılması ve hem Türkiye hem de Karadeniz için ekonomik anlamda çooook önemli getiri demektir. Konu ile ilgili çok detaylara girmeyeceğim burada. Uzun vadeli bir yatırım, geniş vizyonlu bir bakış açısı, iyi bir fizibilite ve çok bağlantılı bir proje olarak düşünülseydi şu andaki haline 10000 basarak çok önemli, doğru şekilde inşa edilmiş çok başarılı bir proje olarak önemli katkısı olacaktı.

Şu andaki hali ile sadece süreleri biraz kısaltmış bir sonuç çıktı ne yazık ki!! Ulaşım süresinin kısalması tabii ki önemlidir ancak yapılan bu kadar masraf ( projenin yaklaşık 3/4 ü yabancı finansörler tarafından karşılanmıştır ) mahvedilen doğa - bilindiği üzere katliam yapılmıştır - hukuki kararlara karşı verilen komik ve günlük kar temalı komik mücadeleler sonucu ne yazık ki tek bir olumlu yön kalmıştır. Misal 3 saat süren yolun 90 dakikaya düşmesi. Buda bizlerin uzun vadeli, iyi düşünülmüş, uzun soluklu getirisi olacak, çevreye dost teknoloji ve yatırımlara olan gıcıklığımızın bir sonucudur. Bu kafa ne yazık ki bu topraklarda yer edinmiştir.

Ayrıca Karadeniz Sahil yolu uygulanışı açısından bire bir kavramına en önemli örnektir. Gerçekten Karadenize sıfır yol yapılmıştır çoğu bölgede. Karadeniz hırçındır ve o dalgalara ve denize sıfır yol yapmak bir mühendislik ve anlayış başarısıdır. Tebrik etmek lazım. Ekolojik yönünü geçtim, bir mantalite ve matematik problemlerine konu olabilecek maliyet hesaplarıyla 21. yy da yaratılan bir başarıdır. İpek yolunun ipekle kaplı olduğunu düşünmek gibi bir şey bu.

Neyse uzatmayacağım dedim uzatıyorum yine.



Bu yolun bir kısmını tekrar görme şansım oldu. Çoğu zaman sıkıldığım için çok küçük bir bölümünde yoldan sıkılarak fotoğramsı bir şeyler çektim. Hafiften ondan bahsedeyim. Fotoğrafımsılar çok kötü ama elden bir şey gelmiyor.

SİNOP - BOYABAT ARASI

Sinop- Boyabat arası yolun yapımı iç taraftan geçmekte. Eskiden dağın etrafını dönen bol virajlı yolda yolculuk yaklaşık 3 saat kadar sürmekte idi. Özelikle bölgenin yabancısı olan şöförler için tehlikeli bir yol olmaktaydı. Yeni yolun yapımıda bildiğim kadarıyla çoooooook uzun yıllardır sürmekte. Ortaya çıkan yol kullanışlı bir yol olmuş ve Dranaz Tüneli ile Sinop - Boyabat arası yol bağlanmış süre yaklaşık 1,5 saate düşmüş. Keskin virajlardan uzak rahat bir yol olmuş. Keşke tüm sahil yolu projesi iç kesimden geçen ve tüneller ile birbirine bağlanan şekilde düşünülebilse idi. Aslında düşünüldü fakat uygulanmadı ya neyse...







( Yolun manzarası yaklaşık böyle )


BOYABAT- KASTAMONU

Boyabat- Kastamonu arasında bittiği söylenen yol çalışmaları devam ediyordu gördüğümüz kadarıyla. Kimi kısımda yeni bir şerit eklenmeye çalışılıyordu kimi kısımda ise varolan şerit henüz asfaltlanmamıştı. Yağmurlu günler nedeni ile de yol çamurlu halde bulunmakta idi. Şerit yönlendirmeleri nedeniyle yolun rahatlığını falan pek anlayamadık çünkü çok yavaş ve dikkatli seyir zorunluluğu vardı. Sanırım yol aslında pek bitmemiş ve yapım aşamasında. Kimi kısımda ise inşa edilen setlerle toprak kaymasının önüne geçilmeye çalışılıyor ve önlem alınmaya çalışılıyordu.





(yeni şeritlerle yol genişeltme çalışmaları)



(yol kenarlarına yapılan setler)



15 Haziran 2010 Salı

HANA YORI DANGO: Bir Çeşit Peri Masalı II. Sezon ve Film




Gelelim 2. sezona... Bu 11 bölümlük sezonda ilk bölüm kısa bir özet halindedir. Bilindiği üzere Domyouji New York' a gitmiştir. F4 mezun olmuş ve kendi alemlerinde takılmaktadır. Bir süre sonra Domyouji ile Makino' nun irtibatları da kesilir. Bu sürede Rui, Makino' nun en iyi arkadaşı kıvamındadır. Okulda F4 kalmayınca Makino' nun üzerindeki baskılarda artmıştır haliyle. Bu arada ortaya Jubei çıkar ki kendisini Ikuta Toma canlandırmaktadır ve Makino durup dururken bir kırmızı not alınca hayatı tekrar cehenneme döner. Nishida, Akira ve Rui' nin de gazıyla New York' a gider. Çocuklar da peşinden gelirler fakat Domyouji' nin değiştiğini anlamaları uzun sürmezzzzz ve Domyouji Makino'yu görmezden gelir neredeyse. Böylece hep birlikte geri dönerler.Kısa bir süre sonra Domyouji ailesi de Japonya' ya geri döner, Tsukasa' nın doğum gününü kutlamak ve önemli bir açıklama yapmak için. Domyouji' nin dominant ve kırmızı rujlu annesi - ara ara Mi Shıllık sezmedim değil bu kadında özellikle kendi kendine güldüğü sayko anlarında ama Mi Shıl olmak kolay değil tabii - oğlunun başka bir zengin ailenin kızı olan Okawahara Shigeru ile evliliğini ilan eder. Shigeru önce bir şey anlamasa da Domyouji' ye aşık olur. - ne karizma varmış arkadaş - Makino' dan ne kadar uzaklaşmaya çalışırsa çalışsın başarılı olamaz fakat N. York ta geçirdiği travma ve şirketin kötü durumu nedeniyle  Shigeru' ya resti çekemez. Bu arada Rui de Makino' dan hoşlanmaya başlayarak bir rakip olarak ortaya çıkar. İşler iyice karışır. Domyouji, Makino' nun kendisi için değerini tekrar kavrar hatta ailesi tarafından reddedilmeyi göze alır. Makino,  Domyouji ile Rui arasında kalır. Neyse bir süre sonra işler çeşitli olaylardan sonra çözülür.

Domyouji yine bu sezonda da çeşitli karakterlere bürünür. Hafızasını kaybetmesi herşeyin üzerine tuz biber eker ama inadından vazgeçmez. Rui, ince, hafif entel falandır da ara ara pislikte yapabilir imajının yanında ne sezgi gücüne sahiptir!! Takdir edilesi. Bu sezon, meşhur playboy Nishida' nın da acı dolu ilk aşk hikayesi gösterilir.

Bu sezonda da karşımıza eğlenceli karakterler çıkar bunlardan bir tanesi Shigeru' dur. Enerjik, olumlu bakış açısı ile birlikte karşısındakini pek dinlememesi ve Makino ile ilişkisi zaman zaman sinir bozucu olsa ve Domyouji için her şeyi yapsa da sonunda iyi kalpliliği kazanır. Özellikle ayrılırken peace işareti ile takdir kazanmıştır. Bir diğer gönüllerin karakteri Domyouji ailesinin 60 yıllık hizmetkarı döminant kare Tama' dır. Anne Domyouji' ye bile ayar verebilen bir kadın olmasıyla gücünü ispatlamış ve kalplerde yer edinmiştir. Jubei 'nin amacı Domyouji' den arkadaşına yaptığı yamuğun intikamını almaktır ancak başarılı olamaz. Anne Domyouji' nin etrafındaki herkes Nishida, Ken vs... yeter diyerek bu gençleri desteklemek için ellerinden geleni yaparlar. Makino' nun ailesi yine trajediden trajediye koşmaktadır. Çocuklarını bırakarak bir balıkçı kasabasına gitmek suretiyle ortadan kaybolurlar bir süre.

Dizinin en güzel bölümlerinden bir tanesi bence Domyouji' nin Makino' nun erkek kardeşine ilk aşkı konusunda yardım etmeye çalıştığı bölümlerdi. Cool saç stili olarak permayı önererek yarmadı değil orası ayrı. Rui ile son konuşmaları da eğlenceliydi. Rui bile o kadar şok oldu ki geri çekilmek durumunda kaldı. Sanırım bu serinin içten içe en mutsuz karakteri kendisidir. Yuki yine Nishida' nın peşinde koşmakya devam etti.

Sonlara doğru ortaya çıkan Umi-chan' a saydırmadım değil tam her şey sona erecekken çok gerek vardı ortaya çıkmana, neyse bu da sonuçta tatlıya bağlandı ve serinin kendisine has, eğlenceli, düğümlenen ama akabinde tatlı bir şekilde çözümlenen yapısı ile bu da atlatıldı ve bir peri masalına yakışacak bir sonla sona erdi . Böylece ben de rahatladım.

Yine de dediğim gibi dertsiz tasasız kafa yormayacak bir dizi izlemek isteyenlere tavsiyemdir.



Bir de filmine bakalım. Anladığım kadarıyla mangada arta kalan bölümlere ekleme yapmak suretiyle malzeme artmasın anlayışı ile bir de filmi çekilmiş. Evlilik öncesi endişeleri, sınavları üzerine kurulu filmin 3/4 ünü Domyouji ve Makino adada geçiriyorlar zaten. Çok aman aman bir film olmamakla birlikte bu dorama, manganın havasını sevenler izlerken keyifli vakit geçirebilirler. İki nokta var. Anne Domyouji'nin geçirdiği evrim ve finalde Rui rahip mi oldurdu dedirten kare...

6 Haziran 2010 Pazar

İnternet ve Yasaklama

Bilindiği gibi Türkiye' de Youtube yaklaşık 2 senedir engelli ki Youtube tek değil. Son yıllarda lastfm de dahil yaklaşık 4000 site çeşitli nedenlerden dolayı erişime engelli. Youtube yasağının başlangıç nedenini bile artık zar zor hatırlıyoruz sanırım. Şikayet edilen bir video, Türkiye' de engellenmiş fakat dünyada da ulaşımının engellenmesi istenmiş fakat bu gerçekleştirilmeyince Türkiye' den youtube a erişim engellenmişti. Daha sonraki süreçte Youtube' un Türkiye' de temsilcilik açması ve vergi ödemesi gibi koşullar öne sürülmüştü. Bu süreç içerisinde kullanıcılar çeşitli yöntemlerle youtube a ulaşmayı başardılar hatta devlet yönetiminden yetkililer bile "ben youtube' a girebiliyorum" şeklinde açıklamalarda bulundular. 2010 Haziran ayında, yani 21. yüzyılda (yazıyla yirmibir - bilim kurgu ile ilgilenenler bilirler zamanında yazılmış çoğu romanda 21. yy a geçmiş zamanlardan asla ulaşılamayacak fantastik gelişmeler ve ilerlemelerle dolu bir çağ olarak bakılmıştır) Youtube erişiminin daha sıkı şekilde engellenebilinmesi için IP bazlı yasaklamaya geçildi. Sonucunda google ın bazı ıp serverlerı Youtube un içeriside kaldığı için google ve google ın bazı servis sağlayacılarına da erişim engellenmiş oldu.Bağlı olarak erişimde yavaşlamalar ortaya çıktı. Son zamanlarda ulaşamadığınız sayfalar varsa ve bağlantılarınız yavaşlamışsa muhtemelen nedeni budur.

Burada çok kısa bir özet olarak yazdığım durum ve konu hakkında buradakinden çok daha teknik ve detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz çok zamanınıızı ayırmadan.

Youtube nedeniyle google a erişimin engellenmesi -evet komple google yasaklanmadı şu anda ama ne olacağını kim bilebilir? - sanırım bizlerin çok normal olarak karşıladığı bir konu ve alternatif yöntemler her zaman bulunabilir ancak bundan önce değerlendirilmesi gereken bir konu bir ağacın köküne bakmak yerine dallarını keserek ağacı kamufle edip "ağaaç burada yokkiii!!" demek mantığından kurtulmak olmalıdır. Bilgiye ulaşılabilen bir yer olan internette -bilginin doğruluğu veya yanlışlığı tartışılabilir ancak bu başka bir konudur - yasaklamalara ve sansürlemelere gidilmesi ne kadar doğrudur bu tartışılmalı ve bir sorun varsa üstünün örtülmesi yerine temeline inilerek konunun konuya hakim kişiler tarafından araştırılması ve incelenmesi gereklidir. Bununla birlikte gerekli ve çağa uygun hukuksal düzenlemelerinde bu çalışmalara paralel olarak gerçekleştirilmesi gereklidir.

Herşeyden önce insan bilgiye ve iletişime ulaşmakta özgürdür ve bu yasak ve sansürlerin özgürlüğü kısıtladığının farkına varılmalıdır.

5 Haziran 2010 Cumartesi

CYBORG GIRL : Cyborg She


Öncelikle Park Chan-Wook' un "I'm A Cyborg, But That's OK"' i ile karıştırılmaması gereken 2008 Japon yapımı yönetmeni Kwak Jae-Young olan Haruka Ayase, Keisuke Koide gibi isimleri barındıran film. Nasıl bir film diye sorulacak olursa; zaman yolculuklarıyla bezeli zaman sarmalları içerisinde insan - cyborg ilişkilerini inceleyen, zaman boyutları içindeki insan ilişkileri ile süslenmiş, komedi öğeleri ile bezeli bilim kurgu romansı diyebilirim.

Spoiler Uyarısı ......

Üniversite öğencisi olan Jiro' nun yalnız hayatı, hayatına gelecekteki kendisi tarafından kendisine yaşayacağı bir kazadan koruması için gönderilen bir cyborg kadın ile değişir. Bu arada Haruka Ayase' nin Cyberdyne Model 103 modeli altında muhteşem göründüğünü söylemeliyim. Gelecekteki Jiro gelecekte yarattığı bu cyborgu Jiro' nun doğum gününde bir restorantta otururken saykoya vurmuş bir ofis elemanın açtığı ateş sonucu felçli bir yatalak olmasını engellemek için göndermiştir ki cyborg bunda başarılı olur. Zamanla bu ikisi iyi anlaşmaya başlar ve cyborg dişimiz Jiro' nun çevresinde de oldukça popüler olmaya başlar ve Jiro' nun hayatı güzelleşir. Şimdi yaptığı robot dansı ile bu sayborga hasta olmamak mümkün mü? Doğal olarak Jiro cyborga aşık olur ama ondan karşılık alamaz derken büyük Tokyo depremi yaşanır. Cyborg Jiro' yu korumakta başarılı olduysa da kendisi çok ağır darbeler alır vss...

Öncelikle bu film de Jiro kardeşimiz bize bir duruş göstermiştir. Nedir bu duruş?

Şimdi evinize bir cyborg geldi, yansıtıcı ile gelecekteki siz, şimdiki size cyborgu yaptığını bundan az bir süre önce yaşanan bir olayla yatağa makineler bağlı olduğunu, zaman yolculuğunun gerçek olduğunu, çok başarılı bir bilim adamı olacağınızı, karşınızdaki muhteşem üretimin sizin eseriniz olduğunu, çok büyük bir felaketin sizi beklediğini ama bir önceki olaydan kurtulduğunuz için zamanda kayma yaşanacağını ve sonunuzun ne olacağının belli olmadığını falan söyledi. Böyle bir durumda ilk sorulan sorunun cyborg a dönüp "seks yapabiliyor musun? " olma olasılığı nedir diye bir düşünün derim. Örneklem kümesi 1 ise sonuç %100 oluyor.

Bunun dışında da oldukça eğlenceli sahneleri barındıran filmde bazı sahneler oldukça etkili bence. Sanırım bunun nedeni hemen hemen herkesin bir zamanlar/ çocukluğunda düşündükleri ve hissettiklerini göstermesi ve o masumiyete bir anlıkta olsa döndürmeyi başarmasından kaynaklanıyor. Tokyo depremi olayı ise ayrıca korkunç.

Filmde bir karaktere daha değinmek istiyorum ki o da filmin eğlence öğelerinden bir tanesi olan Jiro' nun tebeşir ile öğrenci vurma konusunda uzman olan çatlak hocasıdır. Filmi izlerseniz bu elemanı çok seveceksiniz.

Kısa ve öz olarak hoş bir film...

1 Haziran 2010 Salı

DMC: Detroit Metal City

Sonunda filmini de izledim rahatladım. Öncelikle kısa ve net bir şekilde söylemem gereken tek şey; film animenin yanından bile geçemez. Yani eğer filmi beğendiyseniz ve eğlendiyseniz animede komaya gireceksiniz demektir. Çok kötü olmamasına rağmen film olmasından dolayı beklentiyi karşılamıyor. Ayrıca o güzelim parçalar nerde ???? Bir kere "Mad Monster" yok. "Grotesque"' i hatırlamıyorum. Satsugai en sonda o da tam değil. Ne anladım o zaman, söyleyin bana?



Filmin kurgusu doğal olarak animeden farklı ve bir giriş gelişme sonuç çizgisine sıkıca odaklamışlar. "No music no dream" mottosu alttan verilmiş. Yalan mı ? Değil tabii ki ve hoş bir motto. Bunun dışında aslında filmin metal müzik ve benzeri endüstrilere, fanlara, tiplere vss... yaptığı göndermeler oldukça yerinde. Ayrıca Krauser - sama' yı kanlı canlı görmek ayrı bir tat ama Negishi' yi görünce insanın içinden elemanı alıp şöyle evire çevire esaslıca dövmek geliyor. O bu değilde finalinde öldüğümü belirtmeliyim eğlenmekten değil salaklıktan. Bu arada artı bir nokta olarak filmde Jack ill Dark karakterini Gene Simmons oynuyor, o derece. Camus' nun saçlara bittim ama sachou çok üzdü beni. Kendisini canlandıran aktris elinden geleni yapıyor olmasına rağmen, animedeki sachounun yeri başkadır...

Animede insanı öldüren pek çok bölüm doğal olarak filmde yok. Tokyo Towers olayı gibi, Kiva ile rap kapışması çok basit geçmiş. Nina ile kapışmadılar bile.

Fanlara burada biraz daha farklı bir anlam yüklenmiş sonunda Krauser önde fanlar arkada hepsinin konser salonuna koşusu başka bir olaydı. Fanlarla ilgili beni yaran nokta şu kravatlı eleman oldu. Krauser sapıtıp Jack' i devirdikten sonra o koibitolu şarkısını söylediğinde fanların tepkilerini izlemek için bile izlenmeli bu film. " bu ne? Demon love son mu?" Kusacağım şimdi ama dinlemeliyiz yine de" mealli geyiklerle ve can çekişmeleriyle ortalığı süpürdüler.

(Buda o meşhur amai koibito)



Animeyi izlememiş olsaydım filmde daha çok eğlenirdim muhtemelen ama animeden sonra yavan kaldığı açık. Negishi' nin gel gitleri ve ikilemleri tek boyutlu olmuş - haliyle diğer faktörler de boyut düşmüş - ve konu ağırlıklı olarak "no music no dream" e bağlanmış. Detroit Metal City için herkese animeyi izleyin derim ama animeyi izleyemeyenler filmde de mutlaka çok eğleneceklerdir.

http://www.youtube.com/watch?v=WioKSZaLd2c
http://www.youtube.com/watch?v=SdLAr_6Lo6Y

27 Mayıs 2010 Perşembe

KLİP YORUMU: MBLAQ ve Gizemli Y


Bizim bu üçlü Mblaq ın yeni klibini heyecanla bekliyordu.Klip yayınlandıktan sonra sesleri kesildi ama bu normal değildi. İlk kez onlarla birlikte bu klibi izleyen biri olarak birlikte izlediğimizde suratlarının aldığı ifadeyi gördüğümde klibi gizlice izleyip hasıraltı etmek istediklerini anladım. Klip esnasında yorumlarını yaparken aynı zamanda Fanmin duvarlara bakıyor ve böbrek hastalıklarına karşı tedavi yöntemlerinden bahsediyor, Mikkirabu bir matematik denklemi üzerinde çalışıyor ve "y söyle bana kimsin sen?" diye soruyor, Herbo ise bir insan kafasını duvara vura vura gözünü patlatabilir mi? konulu kompozisyon yazıyordu.

Kendi adıma söyleyeyim bu üçüne hak vermeden geçemedim. Şahsi düşüncem; nerede o sevimli, enerjik Mblaq? Parçadan da hiç hazzetmediğimi belirteyim.

Aşağıda Herbo, Mikkirabu ve Fanmin' in yorumlarını bulabilirsiniz....

***********************************************************************************




Mikkirabu: Joonie ve duş fantazisi
Herbo:Dım tısçı olmuşlar
Mikkirabu: Hakkaten. Mavili kısım F. Cuz tadı vermiş.
Fanmin: F. Cuz' un klibinden kopya çekmişler.
Herbo:Kostümler berbat.
Mikkirabu: Yeşil ojeli teyze...
Herbo: Sevimli Joon da irite edici.
Fanmin:Yılan o be.
Mikkirabu:Evet bana da öyle sırnaşsa kafasını kırarım.
Fanmin:Tilki av beklerken ölü numarası yaparmış bu da Joonie işte
Mikkirabu: G.o nun sakal gitmiş mi bana mı öyle geldi?
Herbo:Evet gitmiş.
Mikkirabu: Joon çık artık çocuğum şu duştan.
Fanmin:O da çirkinlik abidesi. Çirkinlikten yılan baksa ölür.
Herbo: Her gencin yaşadığı araba sevdasına değinilmiş sanırım.
Mikkirabu: Joonie' nin emo hali çok komik yahu. Ağlarken böyle midesi bozulmuş gibi bir ifade alıyor suratı. Belki de bozulmuştur duşta dura dura.
Herbo:Fazla kasmış. Off iki adet salak. Joon ve kız
Mikkirabu: Joon un görmediğimiz yeri kalmadı. Teşekkürler...
Herbo:Portakaldan göz yapmaca...
Fanmin:Sanırım hayatımda izlediğim en iğrenç ve yapmacık klip.
Herbo:Yuh silah çekti.
Fanmin:Joon un güzelliğiyle örtmeye çalışmışlar ama...
Mikkirabu:Şu renkli giysiler kimin fikriyse kafası kırılmalı.
Herbo:Ya benimsin ya toprağın temalı gerizekalı duruş...
Fanmin:Varoşların prensi namusuna laf getirmez çeker tabii.
Herbo: Alkışlıyorum bu salak fikir kimin aklının ücra köşelerinden çıktıysa...Yetenek ve fikir işi herkes bu kadar iğrenç fikirlerle gelemez.
Mikkirabu: Takım elbiseli Joon kabuslarıma girecek bana Polat Alemdar replikleri atacak.
Herbo:Çok emocan klip olmuş.
Mikkirabu:Mir güzel ama şimdi.
Fanmin: Bir sonraki klipte hapisteki Joon u anlatsın. Mir zaten klibin yıldızı. Saçı da pek güzel olmuş.
Mikkirabu: Onun çıktığı kısım klibin en güzel kısmıdır bence
Fanmin:Evet.
Mikkirabu: Bu arada y nedir arkadaşlar ya?? Bu bildiğimiz metematikteki y mi?
Herbo: Darmadağın olduğum için şu anda bu mantıksızlık içinde yorum yapmayacağım y adına. Zavallı y, kimliksiz... Şu anda hepsini dövmek istiyorum bana öyle bir his verdi bu klip.
Mikkirabu: Filmden sonra Joon un bir tarafları kalkmış
Fanmin:Gereksiz insan olmuş
Mikkirabu: Bende bıraktığı hissiyat bu oldu.
Herbo:Sıkıyorsa tüyleri kesilmiş İran kedisi olarak girseymiş duşa

Fanmin: Sevgili Joon: Milleti şehvetten, sahrada susuz kalmış köpek gibi kudurtmak istesen de ben kudurmadım bu ortadan çatlaman için ilk cevabım olsun. O kadar açılsan saçılsan da Mir senden daha güzel olmuş bu da ikinci çatlama nedenin olsun. Her kız seni bırakacak klipteki gibi bu da üçüncü çatlama sebebin olsun. Klipteki Mir in rap söylediği sahneler hariç tüm sahneler iğrençti hele G.O o kadar çirkin olmuş ki yılan baksa ölür. Rain gibi soyunsan da sen Rain değilsin. Porno sektörüne geçiş serbest. Klip 1 şarkı 4 . Ayrıca o giydiğiniz pantolonları karşıdan ilk slip don sandım. Ne o kıyafetler öyle? Duşta fazla kalma Joonie sonra kan işersin! Bu da son sözüm olsun.

Herbo: Parça çok dım tıs, tek düze, iç bayıcı ve depresyonel. Sözlerine hiç dikkat edemedim bile o derece. Hayattan soğudum ve hiç beğenmedim. Geçmişin hatırına hadi bir 4 patlatayım. Klip genel havası anlamında itici. Emovari atmosferin içinde gıcık ve fazla kasılarak sevimli ve doğal olmaya çalışılmış fakat sonunda yapmacık ve yapay sahneler ortaya çıkmış. Klişe akış - o silah olayı ne be? - o iğrenç ve estetik yoksunu kostümler ....belki koreografiler , puanı nereden yükseltebilirim diye arıyorum ama ... - sonuçta robotik, duygusuz, yapa bir klip. Tiplerde makyajla falan çok kasılmış.Eski doğal halleri daha güzel ve samimiydi... ay daha anlatamayacağım derdimi sonuç klip: 3

Mikkirabu: Cıstak haliyle ve anlamsız sözleriyle şarkı çok vasat 5 üzülerek belirtmeliyim ki Mblaq oh yeah gibi bir başka güzellik çıkartamadı hala. Klip içimi yedi bitirdi. Duşta Joon, sevimli sırnaşık Joon hede Joon hödö Joon grup yahu bular diğer elemanların başı kel midir? Ayrıca imajlar çok fena Mir i hariç tutyorum. Mir klibin en güzel hadisedir. Konu klişelikten yıkılıyor zaten oraya hiiç girmeyelim. Klip: 3. Bular iyi güzel puanlar bu arada kat tun falan olsa daha düşük olurdu.

**********************************************************************************

Sonra hiç bir şey olmamış gibi hayatlarına devam ettiler...

25 Mayıs 2010 Salı

HANA YORI DANGO: Bir Çeşit Peri Masalı I. Sezon


Bu satırlar yazıldığı sırada - buraya eklenmesinden çok önce - 20 bölümlük Hana Yori Dango' ya son noktayı koymuş bulunuyorum sırada filmi kaldı. 20 bölümü 3 günde izlediğim için hafif bir beyin ambalesi geçiriyorum onun için oluşabilecek sorunları hoşgörün.

Evet, son zamanlarda pek çok kişinin "hana yori dango", " hana yori dango" diyerek beynimi yemesi akabinde anck su namun' un mangayı okuyup öle yazmasına istinaden artık el atmaktan kaçamayacağımı anlayarak beni bekleyen çileyi çekmeye karar vermiştim ayrıca bir an önce bu olay bitsin istiyordum. mangasını okumaya hayatta katlanamazdım muhtemelen ortalarına doğru kendimi jiletlemeye başlardım, animesinden de muhtemelen sıkılırdım geriye dizi seçenekleri kalmıştı. Japon versiyonunu seçtim izlemek için ama neden diye sorarsanız; Kore versiyonunu Bi Shounen Gurusu' nun izlemek isteyeceğini düşündüğümden ve Japon doramasının 20 bölüm olmasından kaynaklanan kesinlikle elle tutulamayacak sebepler yüzünden. Sonuç; Hahaha beğenmek ben. Dediğim gibi anime ve mangaya tahammül edemezdim ama diziye gerçekten sardım.

İlk beşi vereyim öncelikle hehe;

Inoue Mao : Makino Tsukushi
Matsumoto Jun : Domyouji Tsukasa
Oguri Shun :Hanazawa Rui
Matsuda Shota: Nishikado Sojiro
Abe Tsuyoshi : Mimasaka Akira

Bilindiği gibi dizi 9 bölüm 1. sezon, 11 bölüm 2. sezon olmak üzere ikiye ayrılıyor.

Birinci Bölümde Eitoku Lisesi' nin genel özetini bize veren Makino, iyi bir dost bildiği Sakurako'yu ( Sato Megumi) koruyabilmek için F4' e bulaşmış olur ve akabinde kırmızı kartını alır ve hayatı cehenneme döner. Makino öyle kolay pes edecek biri olmamasına rağmen başına gelenler az buz değildir. Bu dönemde en büyük destek beklemediği ve kapalı bir şekilde kendisine Hanazawa Rui' (Oguri Shun) den gelir. Bu karizmatik, gizemli ve hafiften beyaz atlı prens havalarını taşıyan(ahaha bu arada gerçekten sürekli beyaz giyiyor) Rui, Makino' nun ilk aşkı olur. Makino' nun pes etmemesine tahammül edemeyen biri vardır ki o da Domyouji' dir. İnsan kılığında dolaşan fakat henüz evrimini tamamlayamamış bir yapıda olan bu arkadaş Makino' dan yurmruğu yediğinde hayatının dumurlarından birine uğrar. Bu andan itibaren diziye iki adet bomba hatun girer. Bir tanesi F4' ün çocukluk arkadaşı ve Rui' nin aşkı, prenses ama altındaki özgür insan modeliyle, Makino' nun da hayranı olduğu Shizuka' dır. O kadar yoğun spoiler alıyordum ki, gelişi adına verilen davette korkunç üçlü Makino' yu ıslattığında kontra atak olarak bahçe hortumuyla kızları sulamasına dağılıp bahsi geçen pek meşhur abla sanmıştım ama yanılmışım. Onee-chan yani Domyouji' nin süper ablası diziye girdiği ilk karede Domyouji' ye aparkatı çakarak 10 numara olduğunu göstermiştir. Efendim ilerleyen bölümlerde Domyouji Makino' dan daha da fazla hoşlanmaya başlar, Rui' nin Shizuka' nın peşinden Fransa' ya gitmesiyle sahne ona kalır. Ablasından aldığı destekle Makino' ya çıkma teklif eder.- ki yazmadan geçemeyeceğim buralarda bir Hemingway olayı vardır ki koparıcı - . Makino böyle bir şeyi beklemediği için anlamaz falan... İlk buluşmaları fiyasko, Yuki ve erkek arkadaşıyla birlikte çıktıkları ikinci çift buluşmaları da bir fiyasko ile son bulur. Bu arada Rui Fransa' dan dönünce Makino bir garip olur. Aynı zamanda Makino' nun arkadaşım dediği ve her şeyi anlattığı Sakurako' nun aslında Domyuouji saplantısına sahip olduğunu öğreniriz. Rui' nin Makino' ya asılmasıyla olaylar hafiften karışır ancak bunun bir oyun olduğunu ilan eder ve sayesinde Makino Domyouji' yi sevdiğini itiraf eder ancak Domyouji annesi ile yaptığı pazarlık sonucunda ve Makino' nun yarışmada ikinci olması nedeniyle New York' a gitmek zorunda kalır ancak birbirlerine duygularını itiraf etmiş olurlar.



(http://www.youtube.com/watch?v=xI7BwlB1FOk&feature=related)


Karakterleden bahsetmezsem olmaz.

Makino Tsukushi: İradesi sağlam bir kız. İlginç bir ailesi olduğunu belirtmem lazım ki genişlik ve rahatlıkları 2. sezonda tavan yapıyor ya neyse ancak annesinin Domyouji' nin dominant annesine ayar verdiği noktada umutlanmıştım fakat yanılmışım. Bunun dışında F4 üzerinde etkisi olan bir karakterdir.

Domyouji Tsukasa: İnsan görünümünde bir varlık olmakla birlikte insan mıdır değil midir sorusu tartışılabilir aslında ancak Makino ile birlikte insanlığa evrildiğini görürken aslında insan olduğunu fakat bunu unuttuğunu anlarız. Tüm bunların dışında hafif salaktır ve kendisi aptal olduğu halde karşısındakine aptal demesi en belirgin özelliğidir. Tüm bu geyiklerin dışında zamanla büyüdüğü ve içindeki bastırılmış insancıl yanın ortaya çıktığı görülür tabii bu noktada Makino' ya yüklenen misyon hafif ağırdır. Büyük adamım triplerinin içinde aslında çocuk olduğu ortaya çıkmaktadır. Japoncası hakkaten kötü dizide kırdığı potlar bambaşka. Hummingway olayına hala gülerim. Bir de öyle anneye sahip olduğu için az biraz haklı görüyorum.

Hanazawa Rui: F4 ün en soğuk ve dışarıdaki üyesi. Zamanla onun da değiştiği görülür. Shizuka Fransa' da başka biriyle evlenmeye karar verdiğinde geri dönüp Makino' ya asılmaya başlar ancak sonra bunun bir oyun olduğunu söyler yine de Makino' nun başı ne zaman sıkışsa ilk önce orada olan kendisidir. Bir de elma yiyiş stiliyle koparmıştır. Oguri Shun' a da yakışmış Ruilik.

Nishikado Sojiro: F4 ün playboylarından çay seramonicisi üyesi. Genellikle Domyouji' nin yaptığı dingillikleri toparlamak kendisine düşer. Alemlerdedir kendisi çoğunlukla. Yuki' ye yaptığı kıyak sonucunda Yuki' nin kalbini kazanmayı başarmıştır ancak kendisinin mottosuna aykırıdır tek eşlilik.

Matsuoka Yuki : Makino' nun çocukluk arkadaşı. Olayların içine o da bir şekilde dahil olurç. İyidir hoştur ama bazen fazla inatçı diye düşünmüyor değilim.

Okami: Dizinin yarıcı karakterelerinden bir tanesi. Eski sevgililerinden bahsederken aslında hayat dersleri ve senaryoya ait tüyoları paylaşmaktadır da bir yandan. Yoko Onno olabileceğini bile iddia etti ya ne diyelim ama Akira ile arası iyidir orası ayrı.

Mimasaka Akira : Ailesinin mafya olduğu söylenmekle birlikte mafya mirasını alacak kişinin F4 ün en birleştirici, en olgun ve arkadaşlarına en değer veren üyesi olması ilginçtir. Yaşlı ve olgun kadınlara ilgi duymaktadır ki yanlış hatırlamıyorsam bu travmasının nedenini 2. sezonda annesini görünce anlaıyoruz. Ömrü şu üçünü ayırmakla ve hepsini bir arada tutmakla geçmiştir.

Şu korkunç Üçlü: Adamın asabını bozma kapasiteleri çok yüksek ama insanın karşısına heryerde çıkabilecek cinsten. a aaah aaaaahhh.

Görüyoruz ki tek tip Japon kızları korkunç.Dizinin bazı sahneleri hakkaten çok eğlendirici ancak benim en çok koptuğum olay, Domyouji' nin Makino' ya özel konuşmaları için verdiği cep telefonunun zil tonunun Domyouji aradığında Imperial March olarak çalmasıdır ki her seferinde itinayla güldüm. Ayrıca şu elma muhabbeti de aptalca olmasına rağmen bu kadar önemli görülmesi ve Domyouji' nin Makino' ya bunu dünyanın en önemli sırlarından biriymişçesine anlatması insanı ne oluyor derken güldürmeye yetiyor. Rui ile Makino' nun bir de tuvalet macerası var ki ayrı bir olay. Domyouji salak malak ama çocuk Saturn saturn dedi herkes dalga geçti gariple halbuki bir bildiği varmış hepsi sonunda anladı.

Aslında klasik bir fakir kız zengin erkek masalımsısı ama hikayeyi güzel yapan karakterlerin geçirdikleri değişimler olmuş. Başta çok laf etmiştim ama bu seriyi ve bu sezonu beğendim. Özellikle Matsumoto Jun iyi bir iş çıkarmış diye düşünüyorum. Bunun dışında bu dizi gördüğüm en gerzek jeneriğe sahip dizi olarakta kayıtlara geçmiştir. Bir de bölüm içi parçası yanılmıyorsam Ai Otsuka /Planetarium' u oldukça beğendim. İlk sezonu daha çok sevmemde büyük etkendir.

Fazla vakti olanlara, peri masalı izlemek istenler ya da günün aptalca sıkıntılarından kurtulup rahatlamak isteyenlere ve tabiiiiii lise çağındaki gençlerin ergenlik sancılarıyla yoğurulan gerzekliklerine tahammül edebilecekler için tavsiye ederim, süpriz şekilde beğendim.


LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...