29 Temmuz 2012 Pazar

KLİP YORUMU: Mblaq It's War ve Herbo, Mikkirabu, Fanmin



Fanmin, Herbo ve Mikkarabu dönüp dolaşıp yine Mblaq' e sardı. Arayı bu grupla çok açtık dediler ve aldılar Mblaq' ın It's War' unu ellerine.

Saz kendilerinde

*********************************************************




Fanmin: Joon emo olmuş!

Herbo: Kepçe Joon ya

Mikkirabu: Abi Joon' un elinde değil miydi o kurşun nasıl döndü noluyor lan!

Herbo: Sarı kafa leader mı?

Fanmin: Evet

Herbo: Bu deri modası nedir kardeşim?

Fanmin: Kadını vuran vurana

Mikkirabu: Vayy assasin olayı

Fanmin: Bunlarda bir kadını 5 kişi nasıl paylaşırı gösteriyor.

Herbo: Bu ağzı açık hangisi? Evine gittikleri

Fanmin: Dantelli

Herbo: Aman da aman büyümüşte kocaman olmuş.. vayyy anasını, kurşuna falso verdirtmek!

Fanmin: Hurdacı olmuş dantelli

Mikkirabu: Evine gittikleri tipin surat ifadesi süper olmuş

Fanmin: Doktor da olmuş baksana

Mikkirabu: Joon ne dram yarattın oğlum

Fanmin: Mir' e bak, çok çirkin olmuş...

Mikkirabu: Yok artık, matrix oldu o kurşun

Herbo: Mir napmış kendine yaa. Oyyy

Fanmin: Oooh kız öptü.

Herbo: Sahalarda görmek istemediğimiz hareketler

Fanmin: Joon' a boynuz taktılar.

Herbo: Amcada dünden razıymış. Abaza herhalde.


Mikkirabu: Ayıp ya

Herbo: Joon' dan estetik dışı bir tekme. Olmadı

Mikkirabu: Joon kurtarsın, dantelli  götürsün

Herbo: Dantelli de tırsak.

Fanmin: Joon emo olmuş işte

Herbo: Ahaha koptum yahu. Bumerang mı o silah?

Fanmin: Boynuzu takın takın sonra gidin ağlayın.

Mikkirabu: Joon sevenlerin arasına girilmez olm

Fanmin: Hepsi ağlıyor şimdi.

Herbo: Çok komiksiniz ya... Yalnız bu Mblaq' ın silahlara bir takıntısı var ha

Fanmin: Uçak bileti de verdi, balayına  çıksınlar diye

Herbo: Maço duruş falan mı yaratmaya çalışıyorlar ki!

Mikkirabu: Joon özellikle.  Ninja' dan sonra sapıttı çocuk

Herbo. Evet ya

Mikkirabu: Bir maçoluk tribi bir silah tutkusu

Herbo: Mindsetini kaydırdılar çocuğun

Mikkirabu: Kızı resmen sürükledi.

Fanmin: Kepçe kulakları error veriyor ama kepçe maço olmazsın Joon

Mikkirabu: Lan ne gereksiz dram yarattılar ya

Herbo: Yalnız Dantelliyi klibin sürüngeni seçiyorum

Fanmin: Klibin adı: Hurdacının aşkı vol 1 Bumerang silah

Herbo: Kızın arkasına saklandı lan.

Mikkirabu Emanet kıza sarkmaca olm bro code a aykırı hem. Hem tırsık hem de fırsatçıymış, hiç tanıyamamışız.

Herbo: Valla öyle, hiç yakışmadı

Mikkirabu: Yalnız salakça bir sorum olacak

Herbo: Leader bile ne içten ağladı. Kaç paket damla kullandı acaba?

Mikkirabu: O sarışın Mir miydi? Böyle çölde hayal gördüm tadında kaldım

Herbo: Kafasının yarısı saçlı olan Mir di sanırım.

Fanmin: Çingeneye benzemiş. Şakşuka klibinde oynasa yakışır Mir.

Mikkirabu: Yalnız yine Joon ön planda bıktık gari bee. Kendince aksiyon, aşk ve dram yarattı herif.

Fanmin: Yalnız tebrikler, Joon bu klipte soyunmadı. Herhalde önceki klipte üşütüp kan işedi. Bu sefer soyunmadı.

Herbo: Millet göre göre bıkmıştır yahu.

Mikkirabu: Hah diyordum ben de ne eksik diye... Hani göbek kası laaan?

Herbo: Lütfen, kulaklarını göstermiş bu klipte. Ben bunların sorununu çözdüm. Hani fan kendi kanıyla mektup yazmışmış ya bunlara, ondan sonra sıyırdılar bence bunlar. Kan vahşet aksiyon falan sardılar.

Mikkirabu: Rain ninjası da tuz biber ekti travmalarına desene.

Fanmin: Klibin amacı o zaten. Kaç tane kız kendini o kızın yerine koydu şimdi.

Mikkirabu: Psikolojik destek versin Rain abileri ya mail falan yazalım insanlık namına.

Fanmin: Joon ile Hurdacı benim için kavga ediyor...

Herbo: Abi Rain de askerde yahu

Mikkirabu: Ha doğru ya. Lan olm bu Kore Fan Clublarında gün falan sayıyorlar ya kopuyorum. Askerden dönünce el atsın bari ne yapalım.


Herbo: Parçada ne dediklerini anlayamasam da dinlenebilir ara sıra. 7 veriyorum. Klipte yine saç boyasına ve kozmetiğe ve deriye çok para dökülmüş. Yine bunların silahlı milahlı kanlı kliplerinden. Ayrıca etik kod yok. Yine de giriş gelişme sonuç yakaladıkları için 7 veriyorum. Yalnız falsolu atış olayı kopardı beni

Mikkirabu: Valla bu klip çok fantazi birşey olmuş. Joon Bey kardeşim önce kendi öldürmeye kastığı kızı sonradan kurtardı sonra kızla tek taraflı olmak üzere bir aşk moduna girdi falan ama kankan olsa da sevdiceğini kimseye emanet etmeyecen hacım olayını yaşadı. Dantelli kod adıyla bildiğimiz mülayim tip meğer kankasının emanetine yan gözle bakan tırsık bir insan evladıymış, şiddetle kınadım. Teyzeye lafım yok elinden tutanla gitti mübarek. Matrix tadındaki kurşun da beni benden aldı. Gencolar bir süre Hollywood filmlerinden uzak dursun pwease diyorum. Şarkı idare eder 6 klip 5

Fanmin: Emo Joon kepçe kulaklı hurdacı dantelli çingene Mir ve boynuzlama arasında gidip gelen bir klip. Yine baş kahramanımız Joon ama bu sefer soyunmadı. O dar pantolonda da iğrenç görünüyor ya neyse. Milleti dantelliden tiksindirip daha çok Joon hayranı yapmak için uğraşmışlar.Saçma sapan bir klip olmuş, fan girl fantezilerine kapı açmış. Şarkıyı beğenmiştim ama klibi beğenmedim. Klip 2 şarkı 7

*************************************************************

Bütün akşam falsolu atış yapmak üzerine eğitime başladılar. Başarıya ulaştılar mı bilinmez ama balkondan attıları pet şişelerin geri gelmemesine üzüldüler. Sanırım hala balkonda falsolu attıkları şişelerin dönüşünü bekliyorlar.

28 Temmuz 2012 Cumartesi

X Japan Rusty Nail ve TVXQ Chang Min



Daha önce de belirttiğim gibi insanlar X Japan şarkılarını coverlamayı seviyorlar. Bu blog içinde daha önce Dragonland' ın yorumuna yer vermiştim.

Tvxq Chang Min de Rusty Nail' e el atıvermiş...


Buyrunuz...






(Yalnız hal ve hareketlere dikkat :)) )

27 Temmuz 2012 Cuma

Takayoshi Ohmura: Nowhere to Go



83 doğumlu, Japonya/Osaka' dan çıkma gitarist bir insan evladı kendisi. Belki ilerleyen yıllarda adı sanı daha da fazla duyulacak olanlardan. Şu anda J-Metal kulvarında yer almakta.

Richie Kotzen, Doggie White, Marty Friedman ile de bağı olmuş ve hala olan Takayoshi Ohmura aynı zamanda pek çok grup ve faaliyet içinde de yer alıyor. Solo çalışmalarının dışında kendi kurduğu Cross Hard ile çıkardığı albümleri de bulunmakta. Bunun dışında Liv Moon ve Gloaria adlı gruplarla da takılmakta. Marty Friedman ile birlikte de turnelerde dolaşmakta kendisi. (misal burada)

Şimdi yıllardır Asya dışı isimler gitar virtüözlüğüne damga vurdular tabii, bu nedenle ne zaman Asya' dan bir gitarist çıksa aman da onların tekniği iyi ama duygusuzlar geyiği dönmekte. En yakın Syu da görülen bu yorumlar doğal olarak Takayoshi Ohmura ya da yöneltiliyor. Ben bu kanıda olmasam da herkesin dinleyerek kendi kararını vermesini öneririm.

Takoyashi Ohmura adı altında çıkardığı albümler;

Nowhere to go (2004)
Power of Reality (2006)
Emotions in Motions (2007)

Bu yazıda bahsi geçen "Nowhere To Go"' ya değienecek olursak;

Nowhere to Go, altı parçadan oluşan mini albüm sayılır. Albüm içinde favorlerim Nowhere to Go, Cry For The Faith ve Pleasant Surprise. Albüm hoş ve dinlenilesi bir albüm ama bu üçü benim için daha fazla ön plana çıkıyor.

Nowhere to Go; Bu parçada Richie Kotzen gitarda Vitalij Kuprij de vokalde eşlik ediyor.



Cry For The Faith



24 Temmuz 2012 Salı

Scream (Glay&Exile) : Kim Dong Wan



J-rock dünyasında en sevdiğim gruplardan bir tanesi olan Glay' in Exile ile birlikte seslendirdiği Scream sevdiğim parçalardan bir tanesidir.

İlk çıktığı zamanlar bunun benzer canlı performanslarıyla çok eğlenmiştim.




Scream, Kore müzik dünyasında da kendine yer edinmiş. Bilinen K-pop gruplarından biri olan Shinhwa'nın üyelerinden Kim Dong Wan da 2007 yılında yayınladığı ilk solo albümünde bu parçayı coverlamış.

Buyurup buradan yakınız...


15 Temmuz 2012 Pazar

K-POP vs J-POP: Bir Futbol Müsabakası...






Takımları yaratmak zor oldu. Öncelikle şunu söyleyeyim K-pop sayısal olarak ezici üstünlükte. Tek bir gruptan bile takım çıkar ( bilin bakalım hangi grup?) . J POP gruplarından takım oluşturacağım diye göbeğim çatladı. Kanjani8' e yazık oldu gerçi ama önemsemeyeceklerdir diye düşünüyorum :P Neyse ilk aklıma gelen gruplardan oluşturduğum takımlar şöyle...

K-Pop Takımının ilk onbiri:

Kalede Shin Dong (Super Junior) yer alıyor. Mevkiini koruyacak ayrıca gelen şutlara hatasız çıkışlar yapacak zamanlamaya sahip. En önemli özelliği karşı takımın forvetlerine maymunluk yapıp konsantrasyonlarını bozabilmesi.

Defans üçlüsü: Defans üçlüsünün ortasında Seung Ho (Mblaq) yer alıyor. Defansın işleyişinin kontrolü orta beşliyle organizeyi idare edebileceğini düşündüğünden teknik direktör (kim ki acaba? ) bu mevkiiyi ona emanet etti. Solunda Kim Kyoung Jae ( U Kiss) yer alıyor. Sağında ise Lee Ki Seop ( U Kiss).





Orta Saha: Ortanın ortasında Si Won ( Super Junior) yer alıyor. Aynı zamanda takım kaptanı. Orta Sahanın ağırlıklı olarak Super Junior' dan kurulu olduğu düşünülürse kaptanın Suju dan olması kaçınılmazdı. Hee Chul' un maç boyunca saçını başını düzelteceğini düşünmemden ötürü oyuna konsantresinde sorun yaşanabilirdi ama Lee Teuk varken neden Si Won kaptan oldu bunu bilemiyoruz.



Si Won un sol yanında Lee Teuk var. Takılmazlar buna zaten. Sağ tarafında ise Donghae. Sol kanatta Hee Chul oynuyor. Karşısında Kamenashi' nin oynayacak olmasının kendisini gaza getireceğini düşünüyorum. Aynı zamanda maçı izlemeye diğer galaksilerden gelen fanların bir kısmının bu ikilinin mücadelesi esnasında  kalp krizi geçireceğine kesin gözüyle bakılıyor. Sağ kanatta ise Mir ( Mblaq) atakları sürükleyecek.






İleri ikilide solda Joon ( Mblaq) ve sağda So Hyun ( U-Kiss) yer alıyor. İkilinin fırsatçı oldukları ve aldıkları pasları iyi değerlendirileceği biliniyor. Soyunma odasından gelen bir duyumda Joon' un gol attıktan sonra formasını çıkarmaması yönünde takım arkadaşları tarafından uyarıldığı.







J POP takımının ilk onbiri;




Kalede Shingo Murakami ( Kanjani8) yer alıyor. Refleksleri ve sezgilerinin güçlü olduğu biliniyor. ( nereden biliniyorsa ?) Takım arkadaşları Musekinin Hero diye sesleniyorlar ona.








Defans üçlüsü: Defans üçlüsünün ortasına Matsumoto Jun (Arashi) oynuyor. Zaman zaman teknik zaman zaman güce dayalı bir futbol sergileyeceği düşünülüyor.Aynı zamanda defans üçlüsünün toparlayıcısı olacak ve orta sahada Ohno Satoshi ile de uyumları takımı yönlendirecektir.

Solunda Tadayoshi Ohmura ( Kanjani8) sağında ise Ueda Tatsuya ( Kat-tun) yer alıyor.




Orta Saha: Orta beşlinin ortası Ohno Satoshi' ye emanet. Zaman zaman ruhsuz oynayacağı düşünülse de takımı organize edebileceği düşünülmekte. Solunda Maruyama (Kanjani8) ve sağında Nakamaru Yuichi ( Kat tun) ile uyum içinde atakları organize edecekleridir. Sol kanatta Kamenashi (Kat tun) yer alıyor. Sağ kanatta ise Sakurai Sho ( Arashi).






İleri ikilide sol tarafta Ryo ( Kanjani8) sağ tarafta ise Yamapi oynuyor. İkisi de atletik fırsatçı ayrıca rakip takımda kaleci olan Shin Dong' un sevimlilik ataklarına Ryo' nun bön bakışları ile karşılık vereceği düşünülürse futbol açısından keyifli dakikalar bizleri bekliyor ( ahahahaha futbola son darbeyi çaktım şu an)









Takımların analizlerine gelirsek;

Kaptan Super Junior'dan bu nedenle fon müziği Super Junior / Superman



K- Pop takımı; koreografilerinden yola çıkarak gayet esnek olduklarını görüyoruz ve dans konusunda başarılı olduklarını düşünürsek  esneklik ve tekniği birleştirecekleri için başarılı olacaklardır. Eğer buna hız ve iyi bir organizasyon eklerlerse hızlı ataklarla rakibi yıldıracaklardır. Burada hem kanatlara hem de forvetlere önemli iş düşecek. Defansın uzun boylu oyunculardan kurulu olması da onlar için bir avantaj.  Teknik anlamda daha ağır basan taraf K-pop takımı.

Kaptan Arashi'den bu nedenle fon müziği Arashi / Monster



J- Pop takımı; şimdi teknik yönden daha zayıf görünmelerine rağmen ataları Tsubasa, Wakabayashi olan bu takımın karşılaşma esnasında oturup armut toplayacağı otoriteler tarafından tabii ki  beklenmiyor. Ayrıca kartal vuruşu, ranger atağı, bön bakış tekniği gibi nice organize atak ve teknikleri maç esnasında kullanabilecekleri düşünülürse başa baş bir karşılaşma olacağı söylenebilir.

11 ler sahaya çıkarken maça bağlanıyoruz. Galibiyet kimin olacak merakla bekliyoruz...

12 Temmuz 2012 Perşembe

Detroit Metal City: Mad Monster


Bugün canım çok sıkkın...

Bu nedenle Detroit Metal City adlı animenin en güzel parçalarından Mad Monster ile kendimi avutuyorum :)



(Merak edenler üstünü tıklayabilir)

10 Temmuz 2012 Salı

LEGENDARY AMAZONS: Kadınlar Savaş Meydanında...






2011  Frankie Chan yapımı Hong Kong  filmi  genel anlamda keyifli eğer bu tarz fimleri seviyorsa insan... Türünün iyi örneklerinden olup olmadığı başka bir konudur tabii ki...

Cecilia Cheung, Richie Ren, Park Chi gibi isimleri barındıran, Yang Generallerinin öyküleri üzerine kurulmuş filmin senaryosu zayıf ve etkileyicilikten - kurgu bakımından - uzak olsa da  olaya kadınların girmesi, aksiyon sahneleri ve savaşların anlamsızca devam etmesinin etrafa verdiği hasar nedeniyle konuya uzak insanlar için ilgi çekici denilebilir.

Yang ailesi savaşçı bir aile bu nedenle ailenin tüm erkekleri öldüğü için ev kadınlar evine dönmüş, üçten fazla nesil bir arada yaşıyor. Evin baştan 3. nesil erkeği olan ZhongBao' nun öldüğü haberi, 4. nesil erkek olan oğlunun 18. yaş gününde eve haber olarak gelir. Zhong Bao öldüğüne göre Yang klanında sadece bir erkek geride kalmış oluyor o da oğlu olan bu çocuk. Daha kadınlar ZhongBao' nun yasını tutamadan , imparatordan - bu arada imparatorun ne yaptığını bilmiyoruz ama diğer uyuz generallerden anlaşıldığı kadarıyla kaypaklık, yozlaşmışlık had safhada- Yang ailesinin son oğlunun da savaş sınırına gitmesi emrediliyor. Doğal olarak evi bir telaş alıyor. Ailenin son oğlu da ölürse aile bitecek aynı zamanda Zhong Bao nun görevini tamamlayamadan ölmesi ailenin namına bir leke...

Kadınlar içten bir şekilde istemese de de evin direği, en yaşlısı yani birinci nesil Yang erkeğinin karısı, kadınların - elemanın annesi, babaannesi ve diğer teyze ve babaannelerin de ısrarıyla durumu kabul ediyor, bir şartla evin tüm kadınları da oğlanı korumak ve aynı zamanda ailenin şanını ayakta tutmak için savaşa birlikte gidecekler. Şimdi bu kadınları boş sanmayın, babaanneler sınıfı bile oldukça güzel ve naif görünürken hepsi aslında dövüş sanatları ustası, hepsi farklı silah ve tekniklerde usta. Ailenin erkekleri nasıl bir seçim yapıyorsa artık!




Böylece tüm kadınlar savaş sınırına iki amaçla ilerlerler. Birincisi ailenin son erkeğini korumak, ikincisi sınırı yabancı istilacılardan koruyarak ailenin saygınlığını zedelememek.



Şimdi yabancı istilacılar kimlerdir açıkçası bilemiyorum. - bu olay bu hikayelerde yer alıyor mu bilmiyorum açıkçası - Bu generallerin hikayelerini zamanında parça parça okumuş olsam da, kendi dilinden okumaya kasmak ve hepsinin birbirine girmesi, okuduklarımı anlamamam ve hanziden midemin bulanması ve  bu parçalı okuma yapısından dolayı bende hiç hatıra bırakmamıştı. O nedenle kimlerdir, necilerdir bilemiyorum, filmde de bununla ilgili pek bilgi verilmiyor ama hepsi karikatür gibi film içinde bu da bir gerçek. Yani iri yapılı, barbar ve acımasız tipler.

Kadınlar erkekleri aratmayarak sağlam bir strateji kuruyorlar gelin görün ki oğlan biraz salak olduğundan tüm savaş planının bozulmasına sebep oluyor ve istenmeyen kayıplar bu birbirinden güçlü kadınların bir kısmının ölümüne sebep oluyor ve savaş son sürat devam ediyor.

Yüzüncü kez söylüyorum ama savaş sahneleri ve aksiyon bölümlerinin pek çoğu estetik ve oldukça sürükleyici... Bir kısmında ise bu yeşil sahne olayı çok belli oluyor ne yazık ki...

Diğer bir noktada hangi kadın kimdi anlaması seçmesi zor. Kadınları pek tanımaya fırsat olmuyor. Bir iki tanesi dışında onları da çoğu zaman kullandıkları silahlardan ayırt edebiliyor insan ama babaannelerden biri midir, kuzen midir hatırlamak imkansız. Film derinlemesine bir karakter portresi sunmuyor.



Bu olumsuz yanlara rağmen film yine de eğlenceli ve sürükleyici... Öyle ki özellikle sonlara doğru içimdeki vahşi ortaya çıktı ne yalan söyleyeyim ve kadınlar bu ayı yapılı elemanları tepeledikçe ben mutlu oldum zevk aldım.

Bağlılık üzerine; kadınların kocalarına, aileye, ülkelerine. Savaş meydanına kadınlar indiğinde insan ister istemez duruma yabancılaşıp farklı noktaları görüyor. Özellikle yapılmak istenen bir şey olmasından ziyade izleyenin algısı ile ilgili bir durum.

Bu arada o orduları geciktiren generale ve kadınlara gülen o ayılara kafam girsin.



Müzikler  ve sözler oldukça hoş. Oyunculuk, senaryo beklenilmesin ama tüm negatif yanlarına rağmen eğlenceli ve estetik bir film olduğu kanaatindeyim. Çok daha epik, derin ve etkileyci bir iş ortaya çıkarmış aslında da bulduğumuzla yetinmek durumundayız bu filmde ne yazık ki!

Bu arada ZhongBao' nun annesi, küçük oğlanın babaannesi ayrıca bir takdiri hak ediyor. Güzelliği bir yana, her gelinin isteyip bulamayacağı bir portre, izlenince ne demek istediğim anlaşılır belki :)

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Beethooven Virus: Ciddi Anlamda Bulaşıcı...


Geç izlediğim diziler kervanına katılan bir k-drama daha... Bu kadar geç izlemiş olmanın üzüntüsünü yaşarken aynı zamanda bu dizinin yapımında emeği geçen yönetmeninden yapımcısına herkesi tebrik ediyorum. Özellikle müzik/parça seçimleri ve bunları senaryoya yedirmek konusunda oldukça başarılı buldum naçizane.



Hayallerinin peşinden koşmak, tutku, bunlar için fedakarlık yapmadan bir adım atamayacağının doğruluğu  ancak attığın her adımda iki adım geriye gideceğin gerçeğiyle yüzleşmen, yaratıcılık, bir üretimde bulunmanın yıpratıcılığı aynı zamanda sonunda yaşanan yarı tatmin ve daha pek çok temayı müzik daha da özelleştirirsek klasik müzik ve bir orkestra üzerinden estetik, gerçekçi, derin bir şekilde ortaya koymayı başarmış bir yapım genel hatlarıyla. Bu da benim için diziyi başarılı yapıyor. Klasik müzik olmazdı da başka bir öğe olurdu, spor vs... ama klasik müziğin o ahengini, rengini, derinliğini kimseyi sıkmayacak şekilde ağırlaştırmadan içinde gayet dengeli olarak taşıyabilmiş.

Zaten hemen hemen herkes izlemiştir o nedenle konu vesaireye pek dalmayacağım.



Hayaller gerçekten sadece hayalse gökteki yıldızlardan pek farkı kalmaz. Önemli olan onlara ulaşmak için adım atabilmek en azından denemektir belki de. Bu nedenle dizideki çatlakları sevmemek elde değil. Para almadan sadece sevdikleri şeyle uğraşmak aynı zamanda kendilerini önce Kötü Kang Gu Woo' ya ve sonra herkese kanıtlamak zorunda olmalarına rağmen bu seçimlerinin arkasında durmaları nedeniyle saygı duymamak elde değil. Her ne kadar Du Ru Mi' nin salaklığıyla bu tohumlar etrafa saçılmış olsa ve bu ekip zaman zaman salaklaşsa da takdir edilesi... İçlerinde en cesur olanı hiçte öyle görünmese de Park Hyun Kwok olsa gerek. Ofis işine noktayı koyarak özüne dönmesi - ailesine rağmen - çok şık bir hareket. Bu noktada karısını da ayrıca takdir etmek lazım.

Sanatın bir politika aracı olarak kullanılmasına da değinilmesi ayrı bir boyut katmış. Altını çiziyorum;  sanatın  politik bir  araç olarak kullanılması yoksa kastım sanatın politik duruşu değil. Sadece aslında el değiştiren yönetimde yok edilmek istenmesinden ziyade yaratılan bir ürünün direncini göstermesi ve hiç bir görüşe ya da kimseye bağlı kalmadan duruşunu korumaya çalışması da başka bir boyut olarak yerini almış burada. En şık direnişlerden ve cevaplardan bir tanesi Kang Mae' den John Cage'in 4'33'' yle geldi. Zaten aksi beklenmezdi ama bana kalırsa oldukça şıktı.


Yine Kang Mae' nin seçilen başkana verdiği diğer ayar da gözleri dolduracak cinsten. Çalan parçada geçen duyguları tarif et noktası. Müzikte insanların neler algıladığı, hissettiği görecelidir. Kimi için çok derindir kimi içinse iki kelime ile tanımlanacak bir ürün ama önemli olan bundan ilham alacaklar, bunu hissedecekler varken iki kelime ile tanımlayanların elinde  bunun önüne geçilmesidir. Doğru bir nokta.

Diziyi hoş kılan noktalardan bir tanesi karakterlerin gerçekçiliği. Misal Jung Hee Yoon, varolduğunu kanıtlamak için insanlara adını özellikle söyleyen, evde köle gibi çalışırken varlığı bir zorunlulukmuş gibi görülen ama varlığının kabulünü bırakın varlığı bile hissedilmeyen ... Manavda otlarla ilgili olarak kadına yaptığı çıkışı herkes yapmıştır belki... Var olduğunun, yaşayan bir kişi olduğunun bilinmesini istemek, hem diğer insanlar tarafından hem kendisi tarafından. .. Bu nedenle çellosuna sarılıp  müzikle uğraştığı günlere dönmek istemesi oldukça anlaşılır. Aynı zamanda ara sıra tepkileri, düşünceleriyle can sıkıcı bir insan haline gelebilmekte çünkü insan...

(Dizide oldukça hoş sahneler bulunmakta. Piazzola nı Libertangosu buraya çok yakışmış.)



Kim Gab Yong' un , anlayışına rağmen hastalığını kabul etmemekte direnmesi, Ha Yi Deun' un inişli çıkışlı duyguları, Bae Yong Gi' nin çoğu zaman sinir bozucu konuşmalarına rağmen Kang Mae hasta olduğunda burnunu temizlemesi... Daha da ilerisi bunların Kang Mae' ye karşı tatmin oldukları ilk anda, ilk gazla birlik olarak saldırmaları. Çünkü insanlar :)

Kang Mae' nin (yani kötü olanın) yaşadığı ufak geçişler ve değişim ayrı bir tat katıyor konuya. "Müzik tarzım bu velet yüzünden değişiyor mu?"  Daha gerçekçi bir şey olabilir mi? Daha olgun ve yaşlı olmasına rağmen kıskançlık geçirmesi ve iyinin dehasından ve insancıllığından hafiften tırsması...

Jung Myun Hwang' ın zirvede olabilmek ve Kang Mae' nin önüne geçmesini engellemek için verdiği mücadeleyi dile getirebilmesi... ( ki bu eleman çok matrak gerçekten) Kang Mae' nin tüm kıskançlığına rağmen benim öğrencime bunu nasıl yaparlar diyerek intikam planını ( :P ) konuşturması ya da küçük Gun Woo' yu içtenlikle teselli etmesi  (ki onu anlayabilmesi)  ki yeteneği dolayısıyla sadece kendi için değil kontrolsüz güç, güç değildir diyerek onun için endişelenip güvenli ellere teslim etmek istemesi...

Hep Kang Mae oldu burası ama derin ve çok yönlü bir karakter yaratmışlar özünde. Gıcık bir insan olmasına rağmen dizi boyunca iç dünyasını, düşüncelerini, devinimlerini izledikçe sevmemek elde değil.  Ki bana kalırsa Du Ru Mi' den ziyade Gun Woo ile daha ilgili. İkisi arasındaki ilişki çok daha etkileyici olmuş.



Cücük Gun Woo da ara sıra dellenmesine,  delikanlılığın verdiği coşkuyla dikleşmesine, toyluğuna rağmen efendi çocuk şimdi hakkını yemeyelim ama onun o pozitifliği zaman zaman insana batıyor ya da yavrum yaptığın işten zevk almak gülümseyerek orkestra yönetmek değil demek istiyor insan. Şimdi bu çocukta da zorlama ile başlayan bu müzik aşkının nasıl zirve yaptığını gördükçe insan çekici buluyor diziyi... ki Kang Mae sırf buna ders olsun diye Nella Fantasia aracılığıyla bunları hayal diyarına taşıdığında yüzündeki ifade bambaşka bir boyuta geliyor Jang Geun Suk' un yani ufak Gun Woo' nun.

İkisi arasındaki tarz ve yetkinliğin farkını ikisinin yönettiği konserlerdeki yüz ifadelerinin dışa vurumunda daha iyi görüyor izleyen sanki. Cücüğün doğal yetenek olması bir yana, Kang Mae' nin hakimiyeti, deneyimi, kendi müzik anlayışına samimiyeti ve güveni ile cücüğün daha naif duruşu ve yüzündeki anlamsız sırıtışı arasında ki fark henüz cücüğün yolu olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda Du Ru Mi' nin neden zavallı  (:P ),  samimi, içten, paylaşımcı, çözüm bulmak için enerjisiyle kendini parçalayan Kang' dan ziyade aksi, ciddi, sivri dilli, bildiğini okuyan, düşündüğünü dile getirmeyen kötü Kang' ı seçtiğini anlamak mümkün.


The Legend ın Sujuni' si bu dizinin Du Ru Mi' si Lee Ji Ah,  dizinin  en gereksiz insanı olmakla birlikte kendisinin sanki büyüdüğünü görür gibi oldum. Rahatsızlığı ve Kang Gun Woo' ya olan hisleri, o anlamsız gülümsemesi ve enerjisini alarak daha farklı bir insan ortaya çıkardı sanki.  Çoğu zaman korku filmlerindeki burnunu her şeye sokan ve ölen kızlar kategorisini hatırlatsa da yine de arka planı göz önüne alındığında en silik karakterdi ne yazık ki.



Karakterlerin gerçekçiliği ile birlikte dizinin genel akışı da gerçekçi... Pembe hayaller dizisi değil çünkü sonunda herkes istediğini alamıyor belki ama birlikte zorlu ama aynı zamanda keyifli bir yolculuktan geçiyorlar. Bir insanın diğerinde iz bırakması da hayatta çoğu insanı yakalayamadığı bir başarıdır belki de...


Bu sahnede birden farklı nedenden ötürü gözlerim doldu ( klişe olsa da)



Oldukça zaman yayarak izlediğim bu k-dramanın biraz fazla uzamış olduğunu düşünsem de yine de izlemekten keyif aldım. Jang Geun Suk tatlıydı, karakteri de sevimliydi. (kıskanmadım değil ayrıca) ama dizinin oyunculuk anlamındaki yıldızı Kim Myung Min' dir bana kalırsa.

Bu da JGS' den gelsin...



Ayrıca kafamda yarattığı en önemli soru şudur; Nedir bu köpeklere Beethoven ismi koyma sendromu?

(Çok fazla video koyarak olayın suyunu çıkardım biliyorum ama elimde değildi...)

1 Temmuz 2012 Pazar

KLİP YORUMU: HERBO, FANMİN, MİKKİRABU ve JYJ; Get Out



Uzun zaman oldu dediler ve JYJ / Get Out' a daldılar...

****************************************************


Fanmin: Anaa Miki' ye bak...

Herbo: Teyze tam bir gerizekalı

Mikkirabu: Iyyy...

Fanmin: Ve ağlayan Jae..

Mikkirabu: Miki kırpılmış koyun gibi olmuş..

Herbo: Bayık bakışlı Junsu... Ya Junsu bir elini ayağını sallama yahu..

Fanmin: Bir kadını üç kişi paylaşamıyor... Ne kadınmış bee...

Mikkirabu: Teyze de ne oynak arkadaş ya...

Fanmin: Jae ve tel örgü fantazisi.

Herbo: Jae' nin şu sallamıyorum ama yine de dans ediyorum moduna hastayım.

Mikkirabu:Ciddi ciddi şarkı söylemeye kasan Junsu komik ya

Fanmin: Junsu yaladı yuttu kadını ha

Mikkirabu: Jae' nin göz makyajını abartmışlar, Edward Cullen tarzı birşey olmuş.

Herbo: Yakında vampir de çıkarırlar ondan.

Mikkirabu: Teyzeyi ısırmasından endişeleniyorum ama aksiyonda olur hani..

Herbo: Aldatıldıııım sokakta dans edeyim bari teması sanırım. Bu arada Jae yine disko t-shirt ü kapmış.

Mikkirabu: Bu gencoların asabi bakışı çok kopartıyor beni ya

Fanmin: Klibin konusu bir kadın ve bir arabayı 3 kişi nasıl paylaşır.

Mikkirabu: Jae' nin botlara bayıldım yalnız, tikican

Herbo: Bir matematik problemi

Fanmin: Belki de aynı takım elbiseyi giyiyorlar.

Herbo: Teyze böyle bakarsın işte, aç gözlü olmayacaksın.

Fanmin: Get out good bye. Ayarda veriririz dansta ederiz diyorlar.

Herbo: Herşeyi yaparız mesajı..

Mikkirabu: Yaa çok çabuk bitti ya.

Fanmin: Kötü yola düşmüş gibi arka sokaklarda bir takım elbise, bir araba ve bir kadın nasıl paylaşılırı gösterdiler. Kesin herbirine düşüyordu ama mızıkçılık yaptılar paylaşmaya kalktılar. Şarkı fena değil ama çocuklar yakında İffet dizisine benzer bir klip çekerler. Kısa saç hiçbirine yakışmamış. Junsu yine bayramlık beleyen yetimler gibi mölüm mölüm bakıyor. Kadını da yaladı bitirdi. Kadını kediler köpekler yalasa doyar. Neyse biraz fake bir ortam olduğu göze batıyor. Klibi daha iyi çeksinler bir daha. Şarkı 7, klip 5

Herbo. Ben bu JYJ den daha sağlam daha iyi işler bekliyorum da daha tam çıkamadı henüz. Yaşadıkları duruma bağlıyorum ki çok iyi niyetliyim. Parça catchy sayılabilir ama pek sarmadı ancak yine de bir 6 veriyorum. Yedi ölümcül günahtan aç gözlülüğe değinilirken aynı zamanda sınavlara girecek öğrencilere bir matematik problemi olarak sunulmuş bu klibi hafif işlevsel buluyorum. Ayrıca özellikle siyah kostümler fena olmamış. Postayı koyarım, sallamam üzerine bir de dans ederim olayı da eğlenceli olmuş. Koreografi idare eder. Sana puanım 7 klip.

Mikkirabu: Gencolar bayağı para harcamış bu klibe, değişken mekanlar, giysiler,son model arabalar bir de oynağından teyze bulunmuş. Şimdi hem teyzeyi paylaşamadılar hem de teyzeye defol git kızım senle işimiz yok tarzı bir mesaj olayı vardı biraz çelişki içermiş ama neyse danslar görünümler fena değildi.Şarkı şimdiye kadar yaptıkları uyutucu işlere göre biraz daha ritmik olmuş 6. klip daha seyirlikti 7

***************************************

Sonra hepsi eline kalem kağıt alıp üç arkadaş bir arabayı dört kişi bir kadını nasıl paylaşır konulu soruyu çözmeye kendilerini verdiler...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...