26 Ocak 2014 Pazar

Saving General Yang üzerine...



Yönetmeni Ronny Yu olan bu 2013 yapımı filmi uzun süredir merakla bekliyordum. Film Çin tarihinde yer eden Yang ailesi üzerine kurulu. Tarih konusunda uzman değilim ancak bildiğim kadarıyla Yang ailesi Song İmparatorluğu döneminde sınırı gelen saldırılardan nesiller boyunca koruyorlar. Bedelleri ağır oluyor doğal olarak. Ailedeki erkek popülasyonu azalıyor. Bu ailenin göze çarpan bir diğer özelliği de kendilerine eş olarak çoğunlukla dövüş sanatları konusunda usta sayılabilecek kadınları seçmeleri.

Yine son zamanlarda Yang ailesini konu alan fakat sahada kadınları görebileceğiniz bir diğer film için Legendary Amazons' a buyrun.

Dönelim filme... General Yang (Adam Cheng) yine bir Khitan saldırısı nedeniyle imparator tarafından savaşa gönderilir. Ancak 7. oğlunun yaptığı bir hata nedeniyle tüm ordunun komutası kendisine verilmez, ön safların idaresi kendisine verilir. Savaş esnasında ana ordunun komutanı General Yang sıkıştırılmışken çekilir ve General Yang ve komutasındakileri Khitanlarla baş başa bırakır...

Haberlerin duyulması üzerine General Yang' ın yedi oğlu babalarını kurtarmak üzere savaşa gider. Gerisi filmde...

Yang' ın yedi oğlu için neredeyse bir Asya karması yaratılmış;

1. oğul: Ekin Cheng
2. oğul: Yu Bo
3. Oğul: Vic Chou
4. oğul: Li Chen
5. oğul: Raymond Lam
6. oğul Wu Chun
7. oğul: Fu Xinbo

Karmaya gel karmaya...



Gerçek sayılan bir hikayeye dayandırılan ve görkemli bir kadroya sahip olan ve merakla beklediğim film ne yazık ki benim beklentilerimi karşılamadı.

Bir seslendirici ya da anlatıcı kullanılsaymış tam olarak belgesele dönüşebilirmiş en azından. Düz kurgu, düz hikaye, olmayan bir alt metinle herşey olması gerektiği gibi başlayıp tarihte varsayılan şekliyle bitiyor.

Yelu Yuan (Shao Bing) en azından eksantrik bir karakter olarak görünüyor da filmin sonlarına doğru nasıl sorusunu sorduruyor izleyene (spoilara girmemek için açmıyorum bu konuyu)

Aksiyon sahneleri ve dövüş koreografileri izlenmeye değer, hele bir mancınık saldırısı var ki görsel olarak bana kalırsa oldukça tatmin edici.

bu tarz filmlerden hoşlananların vakit geçirmek için izleyebilecekleri bir film bu arada filmin müzikleri Kenji Kawai' ye ait.

Son olarak gözüm Raymond Lam deydi ama Vic Chou ne olmuş öyle yahu :) ?

19 Ocak 2014 Pazar

BUSOU RENKIN: Bir Anime Macerası Daha...



Bu artık benim klasik cümlelerimden bir tanesi oldu ama ciddi anlamda durumum bu, yapacak bir şey bu.

Günlerden bir gün yine ne izlesem ne izlesem diye dolaşıyordum ki bu 26 bölümlük animeyi izlemeye karar kıldım biraz tereddütle. Mangakası Nobuhiro Watsuki ( Rurouni Kenshin' in mangakası) olan serinin tanıtımlarının çoğunda serinin bir kısım Bleach' e bir kısım Full Metal Alchemist' e benzediği yazıyordu. Aslında hem çekici hem de endişelenecek bir durum ya bir de bu gözler izlesin diye başlayıverdim işte...

Sonda yazmam gerekeni başa alarak devam edeyim; izlediğime pişman olmadım aksine gayet hoşuma gitti bu seri.

İzleyen başlangıcının neden Bleach' e benzediğini hemen anlayacaktır zaten. FMA ya benzetilmesinin nedeni ise ana malzemenin simya olması, felsefe taşından, homunculuslara uzanan bir yelpazenin izleyeni beklemesinden kaynaklanıyor.

(Serinin açılış parçası Yoshiki Fukuyama' dan Makka Na Chikai. Şöyle bir videoyu buraya ekleyeyim.)




Karakterlere bakmak gerekirse;

Muto Kazuki: Serinin esas oğlanı. Kız kardeşi ve arkadaşları ile okulun yurdunda yaşamaktadır. Kardeşiyle özellikle espri anlayışı konusunda feci benzerlik gösterir. Etrafımdakileri korumalıyım motttosuna sahip bir insan olarak simya savaşçılarına kadersel olarak katılmış olur. Eğlencelidir, inatçıdır, sevilesi bir karakterdir bana kalırsa.

Tsumura Tokiko: Serinin diğer ana karakteri. Kazuki ile rastlantısal şekilde denk gelirler ama bir şekilde hayatları aynı rotaya girer. Soğuk bir insandır ve cıvık anime kızlarına benzemez. Geyiğine sinirlenince sevimli oluyor ama şimdi. Anladığım kadarıyla kendi kurumu içinde kendisine yanık pek çok oğlan var :p Ama Tokikocuğun bu taraklarda bezi yoktur.

Captain Bravo: Her şeyden önce çok eğlenceli bir amca bu genel anlamda. Bravo kelimesini söyleyişi pek hoş. Söz konusu iş olunca ise kendi bildiğinden şaşmayan biridir kendisi. Serideki en sevilesi karakterlerden biri olabilir.

Pappillion  diğer adıyla Pappi... yok böyle bir şey. serideki favorim olabilir kendisi. Serinin eğlence anlayışı içerisinde Pappi nin yeri ayrıdır. Hem ciddi hem geyiktir.O elbisesine sadakati ve ona sevgisi insanı öldürür. Pek çok karakterden daha derin görür esasında ama zaman zaman ortamın şebeği olmaktan kurtulamaz.  Pappi anlatılmaz yaşanır.

Aslında daha çok fazla karakter var. Yurttaki çocuklar, simya ordusunun bireyleri, Dr Butterfly ve adamları, ikizler vsss ama üşengeçlik yapıyorum şu anda.

Anlatımı ile birlikte dozunda eğlencesi ve neşesiyle ve ilginç karakterleriyle birlikte bana kalırsa izlenesi bir seri...

(Serinin ilk kapanış parçası Jyukai - Hoshi Akari)

12 Ocak 2014 Pazar

Lucky Seven: 10 bölümlük bir J-Drama



2012 de yayınlanan Lucky Seven 10 bölümlük bir Japon dizisi.

Jun Matsumoto, Eita, Nanko Matsushima, Yo Oizumi, Riisa Naka gibi isimleri barındıran, tadında kıvamında bir yapım olmuş.

Lucky Dedektiflik bürosu, kendi çapında bir  bürodur.

Çok büyük ya da ciddi işler yerine karısını kocasını takip ettirenler ya da polisin ilgilenmediği kayıp işleriyle uğraşırlar. Müşteri portföyü genelde bu şekilde. Shuntaro Tokita (Jun Matsumoto) izlenenken kaderin cilvesi sonucu bu ofisin bir çalışanı oluverir. Uzun zamandır işssiz olduğundan, Nitta (Eita Nagayama) ile atışmak hoş geldiğinden işini ciddiye alır.

Gelen davalara el birliğiyle bakarken aslında arka planda işleyen ve tüm ofisi ilgilendiren bir olay da bu esnada önlerine çıkıverir.



Şu Japon dizilerini bu yüzden seviyorum, ne abartılı dram ne cıvıklık ve net bir final. Bu da bu kategoriye giren dizilerden bence.

Genel anlamda eğlenceli ve komik, arka planlar zaman zaman duygusal, aksiyon sahneleri az ama öz.

Tüm kadro bütün olarak iyi iş çıkarmış. Jun Matsumoto olayı iyi götürmüş. -yiğidi öldür hakkını yeme - ancak bana kalırsa yıldız Eita' nın  Nitta karakteridir. Nitta çok eğlenceli bir karakter olmasının yanında 10 bölümde hep aynı kıyafetleri giyerek bir rekora imza attı kanımca :) Ayrıca saç baş ancak son bölümde düzeldi onu da az görebildik.



Ayrıca havayolunda çalışan kadınla hem dalga geçtim hem de kendisine imrendim. O nasıl bir iş ciddiyetidir, nasıl derin düşüncelerdir!!

Bunları diziye tam üç kere başlayan  ancak üçüncüsünde sonunu getirebilmiş biri söylüyor:)

Bir de special olarak film  çekmişler. Dizi kadar eğlenceli aynı zamanda geyik ama diziyi seyretmiş olanlar ve sevenler kaçırmasın.

Ben sevdim dizi ve filmi, hastayken ayrıca iyi geliyor...

5 Ocak 2014 Pazar

Changmin: More Than Words



90' ların en bilinen ve en hoş parçalarından bir tanesi muhtemelen Extreme' in "More Than Words" üdür.
Sözler, müzik, uyum, yarattığı hava nedeniyle akılda kalan klasiklerden bir tanesidir bana kalırsa...

Buyrunuz burada...



(klibi ilk izlediğimde beni vuran dergi okuyan, çakmak çakıp sallayanlar olmuştu :) )

Changmin' de elmış eline gitarını, atmış bacak bacak üzerine seslendirmiş bu parçayı.

Buyrunuz...



Yorum yapmıyorum... :)

2 Ocak 2014 Perşembe

Öylesine Bir 2013 Yazısı...


Heheh tabii ki 2013 ile ilgili ciddi bir yazı yazmam beklenemezdi ama esasında bu  kendi çapında blog içinde ne olmuş onu göstermesi bakımından ciddi sayılır :P

Hazır 2013 de fazla yazı yazmamışım o zaman 2013 ün en çok okunan 5 yazısını listeleyeyim dedim. Sonuçlara ben de biraz şaşırdım gerçi :)

2013 ün en fazla okunan ya da görüntülenen diyeyim yazısı aslında çekiliş yazısı olmuş o nedenle onu es geçiyorum.

Numara 5: A Battle Of Wits: Mo gong

Numara 4: Qin's Moon Sezon 2: Night End's-Daybreak

Buna ciddi anlamda çok şaşırdım. Kim okudu, kim etti? Bildiğim izleyen yok. İzleyen varsa beni bulsun muhabbet edelim.

Numara 3: Rolling In The Deep: SNSD

Tiffany' nin videosu gitmiş :( ama parçayı sevmemek elde değil :)

Numara 2: The Phantom Of The Opera: Çince (Mandarin), Japonca ve Korece

:)))

Numara 1: SS501 ve No Matter What

Açık ara birinci :))

Öyleyse birinciliklerinin şerefine SS501 den gelsin. Yine o parça!!  ama bayılıyorum elden birşey gelmiyor. (tamam, tamam çok sıkıcıyım biliyorum :) ))

SS501- Because I'm Stupid

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...